KISIR YANSIMALARgüneşin terine süründü gölgeler patilerinde sessiz ordular düz duvara tırmandı kediler korkak kuşlar geçti kaldırımlardan kırık kanatlarında filârmonik sancılar ....... soğuk estiriyor zaman sarkık dudağında yampiri yengeçlerin yeni yıl şarkısı yıkıntılar arasında poyraz güdümlü rüzgâr çarpık dalları ırgalıyor... bilmem kaç asır yutan toprağın boğazındaysa bilindik ceset kokusu sihrini bozdu ölümlü dünya bütün s ı r l a r deşifre... mantalitesi bozuk yaşamın kıvrık saçları, ense kökünden çekildi kelleşmiş tabiatın yüzünde habis yumrular “yaprak dökümü” mevsiminden geçiyor u y u y a n insanlık... ...... nice yıllar nice ülkeler eskitti takvimler aşina yollardan nice kardan adamlar, naylon kadınlar geçti tozlandı körpe umutlar, raf ömrünü tüketti i y i m s e r l i k alıç dalından düştü sakar çocuklar mızmız parmaklarında sanal kahramanlar “destansı yalnızlıkları “ metal ayaklarına zımbaladılar sonra gülümseyerek “karanlık bir gün gelecek ” rap ş a r k ı l a r ı y l a çoğullaştılar oysa herkes her şeyden uzak soğuk camlara hohlayan nefes gibi bîtap kabuğuna çekilmiş kaplumbağa kadar tedirgin diline kilit vurulmuş düşlerin arka bahçesinde güneşlenen gölgeler gibi k ı s ı r... ..... ve insan bir kendine dönük bir kendine vurgun sırrı dökülmüş aynalar gibi ya n s ı t m ı y o r yüzeyi hiçbir g e r ç e ğ i... ayşe uçar 29/01/2012 |