Ölüme naat...
O rüya bakışınla
derin bir kudsiyet estirip amâde ol deseydin çekinmek bir yana,düşünmezdim bile.. Sarhoşluğundan ayılmamışken bir zehir sunup ellerinle kana kana iç deseydin korkmak bir yana, çoktan içmiştim bile.. Şu yol savaşımın yoludur deyip sürseydin meydandan meydana ve dönüş yok öl deseydin düşünmek bir yana,mezarım hazırdı yolunda.. bir ama var ki keşkelerle karışık zehir birlik olmuşlar da ruhumu kemirir artık bende yol son ve vakit bitmiştir gel desen ancak kara haberim gelir!.. sen gelirsen bulamazsın o eski beni bende zaman ümidimi çalıp saklamış bir yerinde... ne yapıyorum?bu saçmalayışım nedendir? ümidim ölmüşken boş boş yaşamam niyedir? sen değil,feriştahın gelse ;gidiyorum artık ne aşktan ne de hayattan bir şey bekliyorum!.. Secdeler sadece layıktır diye, kudret-i mevlaya ateşi bile merhametindense minnet mi duyulur sevdaya!.. Oluk oluk kanlar akarken beni de görün ey cendereler!. lazımı kalmadı ki vurunuz alnından çünkü ölüme layıktır viraneler!.. Akıl vermek kolay hele ki bedava, Çengele takılsın da olsun berheva!.. Niyetim iyidir ki olumsuzluk yakışmaz dünyaya Bu yüzden ölümsüzlük hissi lüzumsuzdur insana.. Yazılan naatların çoğu ölümedir aslında O, bu,şu hikayedir haddi sathında... Çorak topraklar kavuşamaz her zaman yağmura Hasretle beklenilen yağmur gelir başka bahara.. lakin hani o kuraklığı tadan canlar görür mü yağmuru gelirken sonlar.. Kolay değil isyan bile çünkü amaca ters Madem böyledir ahval,pes artık pes!. |