Sohbet-i Çay
Bir gamzeden süzülmüş derununa demliğin.
Işıltısı bardağa bağışlanmış efsane. Yıllardır çeşnisi o bitmeyen yarenliğin. Buğusu kavis kavis ıtırıyla şahane. Semaverin bağrını ateş sarar inceden. Su bir rüyaya yatar dudaklarda uyanır. Sükûnun resmi çıkar bu ince düşünceden. Rüzgâr yeleli atlar maveraya dayanır. Karanfil katresinin usaresi yayılır. Berrak bir hikâyenin girizgâhı çaydanlık. Billûr zarafetiyle dost hatırı sayılır. Gülün hayali güler buğusunda bir anlık. Sükûtun bağrı kanar yakut cepken giyer su. Şeffaf oda içinde gülümser eşsiz peri. Harfler izah edemez bu emsalsiz hususu. Has yolculuğa çıkar su artık dönmez geri. Bardağa itinayla karanfil dudak değer. Usaresi haz verir nuş edene dem be dem. Dudağın hatırına demlik naza baş eğer. Tiryaki yarasına dem suretli olur em. Buğulu hikâyenin mekanı zamanı su. Ateşin nefesinden beste yapar semaver. İnce belli periler pek alımlı doğrusu. Bu güzelliği gören olur gönüllü nefer. Sohbet-i çay demini buğu havaya yayar. Edep erkan bilenler bu mecliste yer alır. Buğu tütsülü anda dostluk yirmi dört ayar. Zaman geçip gitse de muhabbet baki kalır… Ankara,24.01.2012 İ.K |