KarabasanHep döngü halindeydi fikr-i karabasan. Aynaların arkasında sevişirdi tüm gölgelerle, boğazı tıkabasa yalan. Havada dönen örtülü ruhlar, utanıyor çıplak kalmış esrik vücutlardan. Ve bir cinnetin ruju akıyor dudaklarından ilmeğe, kalp çalışları cinayete kıvırmakta yok zorlanan . Issız kalana bir, kalmayana beş akçe ceza kesip kabuğundan çatlak tabakalar biçerdi o, ayna ardı derelerde ruhsuz yüzenlere. Göz göre göre, bile isteye , kapısında kuyruklar eksilmezdi yine de . Ey falakasız adımlarıyla Deli Dumrul’u geçen eşkiya! Rüyalara mayın döşerken felç eden haspa! İki karış eteğini sürüyüp karanlığın ardı sıra, gölgenle masal taşımak kolaydı sana. Muamma ki bende yazılır, ruhu adımlarında soyulanlarla savaşta. Kaç kabusa daha bekçilik eder bilmem uyandıkça yanan, yandıkça uyuyanların rüyaları. Alev alır günahlar, sonunda yanar sevaplar. Sükut vakti gelir oturur boğazına o zaman . Sen sus ki çığlık ola başında vicdan. -Taş olaydım, toprak olaydım, diye haykırır durmadan. Bitmez bir türlü, bitmek bilmez bu karabasan. Dünyaya gelip de insan olamadıysa insan. Gülşen Mavi |
Yürekten kutluyorum...