Ayrılalım Ama Önce Elveda De Bana
Yine bir ayrılık uğruyor takvimime.
Ama bu sefer elveda ya da hoşçakal kelimeleri yok, avazına kadar susmuş bir yârin dilinde.. Gitmeye meyilli gözleri, kirpiklerini kilitlediğinden kapalı bir vitrin. Ayrılığı kaçak olarak satıyor göz görmeden. Gönül katlanmıyor ayrılığa. Ayaklarını bile gizleme amacı, haber vermeden çekip gitmek için başka yarlara.. Arkasından dur, gitme, kal demekle de yar’anılmıyor.. Oysa insan elvedayı saklar mı hiç ? Hoşçakal’ı kuru dudaklarının arasına gizler mi ? Son sessiz kavgalar, susmanın dozu arttırılarak enjekte edilmiş dudaklardan.. Ayrılmak istemiyorumlarla, bunu söyledim sana defalarca. Tamam ayrılalım ama, önce elveda de bana.. Sarıl ! Gözyaşlarını yapıştır yüzümün oylumlarına. Kendine iyi bak’la uğurla beni, senden sonra yaşayabilmem için de bana şans dile. Ve dua et, intiharlardan uzak bir ölüm için. Harçlık niyetine, birkaç fotoğrafını da sıkıştır ceplerime.. Unutmadan, beraber çekildiklerimiz.. Sil gözyaşlarımı ! mendil misali ellerinle. Çıkar sırtımdan dost bıçaklarını, azabımı hafiflet azalan merhametinle.. Masum bakışlarınla masum bir çocuğa seslenir gibi, birazdan geleceğim diye kandır beni. İsteme ama istersen gelme. Şayet ayrılık ellerindense ayrılalım ama önce elveda de.. Yani konuş. Yani tek kelime et. Kuru kuruya bir Elveda’yı çok görme bana. Artık yüzünü bile son kez görüyorum çünkü karşımda.. Öperken ki gibi, dudağını bük. Biraz da zorla, hadi söyle artık sevgilim; elveda.. Ahmet Kastancı. |
birkaç fotoğrafını da sıkıştır ceplerime..
Unutmadan,
beraber çekildiklerimiz..
kutluyorum :))