'GİT'
Çekılıyor gün yüreğimden,
Denk düşemeyınce bakıslarım sabahlarına... Huzungah,durgun bir gece cöküyor, Birazı sana çiselenmiş, Birazı az benli... Ve ben, Gidiyordum senden... Bitiyordum... İnadına agırlamalarımın, Oyalanmalarımın artık ne önemi var. Bana; Tinde od misali cırpınma Sana; Bir bardak fırtınada ki dudak izi. Dil sürçmesi bir sevdaydı işte... Ben,sonbahar yasımdaydım... Tutusurken pervalar alınyazısı dokunuslarda, Z=e=v=a=l vakitlerde günün eteğine sarılırdım... Küskünüm diyorken yüreğimin gizçiçeği, Kovalarca su tasırken corak kalbine Bir mezar tası figanında, Sesimin kısır fısıltılarında ağlardım. Sarıkaranfilgümeci saçlarımda, Hece hece çilerdim kara perçemlerine... Kızgın kırgınlıklarımla, Alazlı pişmanlıklarımı sererdim düşlerime, Sen öpüşlü suç aglardı nefesim... Masalı yitik, Salıncakta unutulan eski bir cocuk gibi ben, Öncesınden,ötesinden,yarınlardan, Gülüşlerini dilenirdim... Fırlatsam uzaklara en yangın yerimi, Bir dolu sen yagardın üzerime, Söküp atamazdım üzerimden bakışlarını... Oluk oluk kanasa da hayatımın sen sarmasıkları, Şifreleyip kapatamaz, Mühürleyemezdim, Sana açılan gözkapaklarımı... Sen kaç ömür uzagımdaydın da, Görmezdin... Bilmezdin... Farketmezdin... Tüm bu yasananları... V e sen sevgilim; Bu otuzüç yılı bürünmüş sucluya Nasıl oluyordu da ’_giderim’ diyebiliyordun... Gidecek misin demek, Git o zaman. Sana gitme demiyeceğim... (gelip gecse de sevmeler,kusların kırık kanatlarından içime düşmüş kırılmış mermer gibi kalsam da ardından, küssede sev çiçeğim,yenık düşmüş bir sapan atısında, bu satırlarda havalandırırım o kusları, yakarım, sen düşen bu gölgemi, ölürüm şiirimle... yıne de kal demem) (şimdi ölme zamanı.... havalandırıp kusları, haydi şiirim ölelim.... |