Sevgi Bahçesiİçinde iki eski ev ve dam Güneyinde Milas yolu kuzeyi komşu Köşesinde bir kuyu alt kısmı su deposu Etrafı kuru taş duvar üstünde kuru çalı Sapanıma arardım çocukken en güzel çatalı Bir çalı dahi olsa hemen fark edilirdi Ben olurdum bahçede ki şüpheli İki mandalina ağacı Yazın sulanır kışın koruma altında Don vurmasın dökülmesin diye çiçekleri Aralık ocakta turuncusu sarkar Dört torun ona koşar Bahçede tektir Oldum olası sevdim çiçeğini Dibinin sürgünü kesildikçe çıkan Boyu kısa kalan oysa yirmi yıl geçti Ağustosta meyvesi çatlar Tadı ekşimi ekşi. Evin önünde sıralı Yedi adet incir ağaçları Hiç olur ocağına incir ağacı dikerim sözü Üçayak sehpa emrinde kuşlar gizli yerinde Yağmur çok yağarsa kurtlanır Az yağarsa kışa da yeter Taş duvarın Kuytusuna sığınan nergisler Pembesi beyazı kopanı vazoya girer Kokusu mis zambakla kardeş Anlaşmışlar sanki sırayla Renk verecekler. Ana yola doğru Yazın süzülen dalları ile Yoldan geçen araçları durdurur Amca eriklerden alabilir miyiz e karşı Koparıp alınız ‘helal olsun yazısı.’ Levha asılı boynuna Erik ağacı. Alt geçit menfezinin Nöbetçi gibi bekleyendir Kesilmesin diye yolda eylem yapan Bir ana yüreğinin kazanılan zaferi Bir yanı dalsız bir yanı dallı Armut ağacı. Dört koldan saran Her sene dalları ile çardağı saran Çardak yapmaktan hiç bıkmayan ‘Demirden yapalım’ dedikçe yüzüme gülen Ne anlarsın sen asmadan diye Fırçasını yediğim sonra beni susturan Çekirdekli üzüm asması İlk dikilen, Saydım tam yirmi tane Çocukken bir de salıncağım kurulu Gövdesinin yamuğundan belli yıllar yorgunluğu Her sene meyve veren Zeytin ağaçları Bahçe girişinin nöbetçisi Tellere değmesin diye kesilir dalları Kazma küreğe sap oldu yıllarca Yazın gölgesi koyu kışın çıplaktı Çabuk boy atan dut ağacı. Yirmi üç yıl önce Paketinin üstende ki resmine kanıp Çiçek tohumu satın almıştım seyyar satıcıdan Tohumlarını saksıya diktim oysa olmadı Sonra kızdım seyyar satıcıya anladım kandırıldığımı Meğerse kızıp döktüğüm toprakta Hala sökülmez yaz kış yeşilliği Oğlumun hatırası diye kalan O adsız çiçek. Daha önce çoktu Çabuk yaşlandı oysa tükenmedi nesli Öğrenciyken benimle bavulumda giderdi Çok kompostosu da nasip oldu Ayvayı yedik diye Aklıma gelendi İki adet kesilen badem kökü Kırık dişler gibi sırıtır toprakta Kendileri yan tarafta odun ama Hatırası var hafızamda Bahçeye girerken Geleni hoş geldin gideni uğurlayan Sarı kırmızı renkleri adeta büyüleyen Budananı tez çoğalan komşuları da yeten Güller ki açınca arı kelebek bekleyen Islanan kuruyan Hepsi büyüyor sevgi bahçesinde Ömürleri geçiyor hiç birinin bir birine yok şikayeti Irkları farklı dilleri farklı şekilleri farklı Savaşlardan uzak yaşamları Şimdi düşündüm Küçük bir bahçede çiçek ve ağaçlar kardeşken Zararsızken bir birlerine kucak açmışken kuşlara Kucak açmışken kendisine uzanan bütün ellere Neden diye sordum kendimce İnsanların birbirine yaptığı Haksızlık zulüm işkence Ne diye… 2012/1 |
Bütün manzara öyle tanıdık, öyle özlendik ti ki..
Başarılarınızı tebrik ediyorum
yazdıran ruh'unuzu da ..