)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-310-)(-)(-)(
*********************************************************************
********** Kaldı ********** Kime arzedeyim garip halimi Derdim dinleyecek canlar mı kaldı Dert yükledin felek büktün belimi Bu derdi çekecek yanlar mı kaldı Gahi Mecnun gibi çöllere daldım Gahi Kerem gibi sazımı çaldım Gahi bu gönlümü efkara saldım Oturup duracak hanlar mı kaldı Aşkından yanarım döndüm deliye Döndürdüm yönümü gidem Veli’ye Emici gönlümü verdim Ali’ye Geriye dönecek şanlar mı kaldı *************** Kul Emici *************** 1938 yılında Hekimhan’ın Başkınık köyünde doğdu. Asıl adı İbrahim Emici’dir. İlköğrenimin köyünde tamamladı. Şiire ve müziğe olan eğilimden dolayı babasının önemli desteğini gördü. Başak köyünden Ahmet Dede’den bağlama çalmayı ve geleneği öğrendi. Kısa sürede kendini geliştiren Emici, köy meclislerinde ve cemlerde bağlama çalarak yörede adını duyurdu. Askerlik dönüşü bir süre köyünde rençperlik yaptı. Daha sonra Ankara’ya yerleşerek çeşitli işlerde çalıştı. Bu dönemde Ali Kızıltuğ, Kemal Keskin gibi kişilerle tanışarak birlikte bazı kayıtlar yaptı. Aynı dönemlerde Nida Tüfekçi ile karşılaştı ve birçok kez radyoda program yaptı. Yöresinden birçok türkünün halk müziği arşivlerine aktarılmasına kaynaklık eden Emici’nin şiirleri çeşitli araştırma ve dergilerde aktarıldı. İbrahim Emici, 1998 yılında bir kamu kuruluşundan emekli oldu. --------------------------------------------------------------------- ..................................................................... )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(-)(-)(-310-)(-)(-)( Nerede o günler, nerde yarınım Sevgiyle yad etsem dünler mi kaldı Eridi kalmadı benim derunum Gülmek istediğim günler mi kaldı Bulsaydım yeniden gördüğüm gibi Birlikte düş hayal kurduğum gibi Hepsi de terk etti sevdiğim gibi Bu dostum dediğim canlar mı kaldı Derin düşünceyle kızarır afak Acıyla,hüzünle gelir her nifak Uykusuz gözlerle söküyor şafak Sevgiye ağaran tanlar mı kaldı Yanmış ve yıkılmış koskoca mazin Bu sevda çok acı hem de çok hazin Her nereye baksam silinmiş izin Senden bir bergüzar an’lar mı kaldı Bülbül yuvasında baykuş öterken Bu günlerim dünlerimden beterken Siyah beyaz olan filmler biterken Göz göze gelinen sonlar mı kaldı Nasıl sevdim onu bilseler nasıl Aşktan söz ederdi sazlarda fasıl Ben mi bilemedim sevgide usül Anlatsam derdimi dinler mi kaldı Bilirim bir ömrü yare adarsın Sevda surlarına olmuş cidarsın Sen de derdin ile göçüp gidersin Lüzumsuz halinden anlar mı kaldı Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz DERUN:. İç, içeri, öz. 2. Gönül, yürek, ruh AFAK: 1. Yer ile göğün birleşmiş gibi göründüğü yer. 2. Ufuklar NİFAK: Geçimsizlik, anlaşmazlık, ara bozuculuk BERGÜZAR: Unutulmamak için verilen hediye,hatıra CİDAR : Duvar,zar |
unutmadın unutaman bir şeyi
hergün söylüyorum barışak deyi
sana yalvaracak dillermi kaldı ...üstad selamlar ...