VARENDADAKİ ADAM
VERANDA DAKİ ADAM
Dolmadır Anadolu’mda verandanın adı, Otururdu her sabah ihtiyar dolmada, İç çekerek hüzünle seyrederdi kuru avluyu. Avlu kuru avlu boş yok güzellik, Ne bir gül ne çimen ne çiçeklik, Canlanır hayalinde istediği yeşillik, Hüzünlenir kurak ve bakımsızlığına avlunun. Bir tarafta kendi çocuğu yanında oğlundan torunu, Oynarlar bu kurak ve boş avluda. Yine hüzünlenir adam bakar onların geleceğine, Yoktur hiç ümit yeşersin bu çoraklık, Sıkıntıdan olsa gerek ter basar adamı, Beklentisi yok ki gelecekten umut bağlasın. Ruhu sıkılı paylaşmak gerekir birileri ile, Yalnızlığı uzak kılmak için yarene dosta, Gözleri dolar ağlamaklı dolmadaki koltuğunda, Ne ahbabı kalmıştır ne de dertleşeceği yoldaşı, Hepside fani olup terk eylemişler dünyayı. Oğlu ve torunu oynaşır boş avluda, Paylaşmak için geleceği anısında sessizce, Pekte parlak görmez sonucu seyreyler sessizce. Su çeken kadının çığrıktan çıkardığı gıcırtısı, Uyandırır adamı hayal aleminden, Çeker içini derin bir ah ile siler mendili ile, Kuruyan gözlerindeki umutsuzluk yaşını. Senelerin acıları omuzlarında yük gibidir, Yaşlı köhne hatıralarına gebe gibi, Ona da babadan mirastır bu boş ve kurak avlu, Baktıkça dolmadan bu virane avluya, Geçmişi görür canlanır iyi ve kötü günleri. Kendiside miras bırakacaktır oynayan iki küçüğe, Yine dalar eskilere böyle gelmiş böyle gitmemeli, Doldurmalı içini yeşertmeli avluyu, Uyarmalı gençleri kararmasın içleri. Babam oturmuş ben devam ettiriyorum bu adeti, Değiştirmeli bu düzeni bu zihniyeti. Durmuş Karabağlı Yeniköy-1985 |
Yine dalar eskilere böyle gelmiş böyle gitmemeli,
Doldurmalı içini yeşertmeli avluyu,
Uyarmalı gençleri kararmasın içleri.
Babam oturmuş ben devam ettiriyorum bu adeti,
Değiştirmeli bu düzeni bu zihniyeti.
güzel anlatımdı unutulmayan
saygılarımla