Ölü CanlarAydınlanır şehir Söner öksüzlüğe renk alevi Gömülür siyahın gölgesine Gökten kayan yıldız gibi Kıvrılıp kuytu bir köşenin kucağında Uykuyu bahane eder inzivasında yalnızlığı Sarılır hayalin kokusuna Gecenin kirli ayazından Buz düşer saçının perçemine Üşür ipeksi bakışları Koşar adımlarla gider Yarınları toplar avuçları Uzanır dokunamaz güneşe Anne kadar uzaktır güneş Köprü altında aldıkları bir nefestir hayat Gülüşü incinir Gecikir düşleri Kınalıdır yapıncak Uykuya bulanır neft Her gece korku Her gece nefret Beyhude bir dönüm noktasıdır terkedilmek Bıçak sırtı kadar keskindir an Ve derin bir yara alır zaman bakışlarından Kar çiseler gece Öfke kusar hicran sitemdir gözlerinde yaş Kokusuna yürür leylakların Bulanır kimsesizliği Bir başınalığın masumiyetine Her gün batımı günah olur sıçrar üzerine Gece göğsünden vurur Bir parça kopar sol yanından Düşer bir gelincik daha Saklar öksüzlüğün acısını Gönlünün tapınağına Yanı başına konaklar rüzgar Yazar destanını çatısız çocukların Sessiz telaşları vardır sesinde Gölgesinden korkar hüznün Üşür kırık bir kıvılcım gibi Ay yanığı geceler Vurur şavkını yüzüne Yüzü ahşap dün ertesi Minicik sabrı ile Geride bırakır iklimleri Yokluğu uzaktan daha öte Faili meçhul bir ağaçta Kök salar toprağa Çatlar toprağın damarları Çiçek açar eflatun ölü canlar içinde Hangi kırık daldan tutsa hazan çalar kapıyı Bahar hüznü güz deminde Martı kanadından süzülür bakışları Tüm gök yüzü ıslanır Kanadıkça yağmur gözlerinde Köhnemiş nefesinde rüzgarın Çırpınır soluğu Yüzü yoksullaşır arka sokaklarda Eskir çocukluğu... |
Rus ve dünya edebiyatının meşhurlarından olan Gogol'ün Ölü Canları geldi aklıma başlığı okuyunca
enfes şiirdi yine
hürmetler