BÖCEKSAVARŞiirin hikayesini görmek için tıklayın A)
Böceksavar Örtü Üretildi Denizlili tekstilciler, piknikçiler için böcek ve sinek kovucu piknik örtüsü üretti. Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği (DETGİS) Yönetim Kurulu Başkanı İsa Dal gazetecilere yaptığı açıklamada, Ar-Ge çalışmaları kapsamında geliştirilen böcek kovucu kumaştan piknik örtüsü hazırladıklarını söyledi. Geliştirilen böcek kovucu piknik örtüsü sayesinde piknikçilerin açık havada sinek, haşere ve keneden uzak piknik yapabileceğini belirten Dal, 1,5 ile 2 metre ebadındaki piknik örtüsünün farklı amaçlarda da kullanılabileceğini söyledi. Böcek kovucu kumaşta bir papatya türü olan krizantem çiçeğinden elde edilen piretrum maddesini kullandıklarını dile getiren İsa Dal, şöyle konuştu: ’’Sentetik olarak elde ettiğimiz maddeyi işletme şartlarında kumaşa uyguladık. Kumaş üzerinde aktif hale gelen piretrum maddesi koruyucu kalkan görevini üstleniyor. Böcek, sinek ve kene gibi insanları rahatsız eden böceklere direkt tesir eden madde, zararlıları sersemletiyor. Kullanılan bu madde bir firma tarafından tescilli olup, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından onaylanmıştır. Her tip kumaşa uygulayabildiğimiz bu çalışma kokusuzdur ve memeli canlılara hiçbir zararı yoktur. Kumaşa uyguladığımız piretrum maddesi yıkamalara da dayanıklıdır’’ Kaynak:www.trthaber.com/haber/yasam/boceksavar-ortu-uretildi-8674.html .... B) Bengi su, abı hayat, hayat suyu ya da dirilik suyu, birçok söylencede adı geçen, içen kişiye ölümsüzlük kazandırdığına inanılan efsanevî su. Farklı Türk dillerinde Mengüsuv, Bengüsub olarak da söylenir. Bengü/Bengi/Mengü/Mengi sözcüklerinin tamamı Türkçede sonsuz (veya sonsuzluk) demektir. Aslında ayrı ayrı mitolojik dizgelerde karşılaşılan bir anlayıştır. Bengi su’ya, söylenceler ve mitolojik metinlerden başka dini kitaplarda, Hızır’ın adıyla bağlı ve Musa’nın öyküsü anlatılırken karşılaşılır. Anlatılara göre bu suyu ilk içenler Hızır ve İlyas -peygamberler- olmuştur. Bengi su ve sonsuz yaşam aktarışıyla bağlı çok sayıda anlatı olsa da bu anlatılar, eski yeryüzü uygarlıklarında, Gılgamış, Oğuz Han ve İskender Zülkarneyn gibi, yalnız birkaç kişinin adıyla bağlantılı düşünülmüştür. Bu anlatılar arasındaki bağlılık araştırıldığında, Bengi su ile ilgili anlatıların kökeninin Sümerler olduğu anlaşılmıştır. Sonraki dönemlerin araştırmaları ise Bengi su ile bağlı anlatıların kökünden daha eski geleneklerde aranması gerektiği görüşünü doğrulamıştır. Adına bazen ’Dirilik Suyu’ denilen Bengi su, Zulmet diye tanımlanan karanlık ve bilinmeyen bir dünyada gizlidir. İskender’de Bengi suyunun peşinden Zulmet’e kadar gider, ancak onu elde etmeyi başaramaz. Onun adıyla ilgili Bengi su, yaratıcı başlangıç sayılan ilk karmandan (kaos - sudan), dirilik verme, sonsuz yaşatma, ölümsüzleştirme imlerini alıp, kendinde saklamıştır. Bu anlamda Bengi suyu simgesinde, yaratılış mitinde olan başlangıç gibi, ilk suyun izlerini bulmak mümkündür. Yani, suyun varlığa yaşam veren gücü, çeşitli inanç dizgelerinde onun, sonsuzluğa kavuşturan ve ölümsüzlük kazandıran güç olduğuna dair görüşlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bengi suyunun yaşam verme gücü üstüne ilk düşüncelere anlatılarda rastlanır. Örneğin ölen kahramanın üstüne su serpilmesiyle, hapşırıp ayağa kalkması, karşılaşılan konulardan biridir. Söylence ve anlatılarda, bazı kahramanların Bengi su içerek ölümsüzlük kazanmaları da sık görünür. Aşk masallarında buta alarak, inanılmaz güzelleşen kahramanın içtiği Işık kadehi’nin de Bengi su ile dolu olduğu söylenir. İnanışlarda Bengi suyunun eskiden gelen, karışık bir anlamı vardır. Aşığın Buta (Bade) alması esnasında içtiği ışığın da aslında bu su olduğu öne sürülür. Çünkü ozanın söylediği türküler kendisinin ölümünden sonra da yaşamaya devam edecektir. Yani o da bir semboldür. Tasavvuf şairleri, onunla ilgili şöyle demişlerdir: "Toprağı düşen adi tohuma can veren su, dirilik suyu değilse, nedir o zaman?" Birçok efsaneye göre ab-ı hayat sadece zulmet ülkesinde bulunur. Bazı kaynaklarda ise kızıl denizinin derinliklerinden çıkarılan bir bitki (galsam otu) ya da (şahı galsam) olduğunu söyler. İran mitolojisinde dört kutsal varlığın bir araya getirilerek kanlarından oluşturulan karanlık bir iksir olduğuna inanılmaktadır. Bunlar; şah-ı galsam, şahmeran, imperan, zümrüd-ü anka İçenlere ölümsüzlük ve gençlik sağlar. Yaşam ağacının köklerinden çıkar. Bir ırmak veya dere şeklinde akar. Bazen köpük şeklinde gelir. Örneğin, Köroğlu destanında bir ırmaktan üç köpük şeklinde gelir. Mecazen bilgeliği, kalıcı eserler bırakmayı, iyiliği simgeler. Ölüleri bile diriltebilir. Uluğ Kayın’ın dibindeki bir çukurdan kaynaklanır. Başında bir bekçi ruh bulunur. İçenlere güç ve kuvvet verir. Hastaları iyileştirir. Ayrıca Bengi adlı bir halk oyunu da mevcuttur. Maniheizm dininin kurucusu olan Mani adı da Mengü ile bağlantılandırılmıştır. Pek çok uygarlıkta böyle bir yaşam suyuna dair, çoğu zaman birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkıp gelişen ortak bir inancın bulunması ise ilgi çekicidir. Kaynak:tr.wikipedia.org/wiki/Bengi_su C) Şahi (silah) Şahi Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılıp kullanılmış özel bir savaş topudur. İstanbul’un fethinde kullanılmıştır. Yapımı üç ay süren, çizimlerini Fatih Sultan Mehmet’in önderliğinde Türk mühendislerinin yaptığı topun dökümünü Bizanslıların daha önce sınır dışı ettiği Macar Urban adlı bir dökümcü yapmıştır. Bunun yanında döküm ustası olarak Cenevizli Donar Usta diye birisinden de bahsedilir. Ayrıca bir rivayete göre de Macar Urban sınır dışı edilmemiş, Bizans zindanlarından lağımcılar tarafından kaçırılmıştır. [kaynak belirtilmeli]Urbain’in döktüğü top ve diğer toplar 1452 senesi Ocak ayının sonlarında Edirne’den yola çıkarılmış ve ancak iki ay sonra İstanbul önlerine getirilebilmiştir. Edirne’de deneme atışlarının yapılacağı sırada Fatih Sultan Mehmet tellallar çığırtarak halkı uyarmış, bu gürültünün kaynağını haber vermiştir. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almak için döktürdüğü büyük top "şahi" adını taşır. Bu topun namlusu 91.5cm’dir. 680 kilogram ağırlığındaki güllesinin menzili 1200 metredir. Osmanlı ordusunda daha sonra kullanılan büyük toplara da şahi adı verilmiştir. 1464’te Fatih Sultan Mehmet toplardan kırk iki tanesini Çanakkale Boğazı’nın savunması için Çanakkale Boğazı’na göndermiştir. Yüzyıllarca kullanılmadan kalan toplar 1807 yılında İngiliz donanmasına karşı kullanılmış ve beklenenin aksine kusursuz şekilde çalışan toplar bir İngiliz gemisini vurmuş ve 60 denizciyi öldümüştür. Bir tanesi İngiltere’de, bir diğeri de İtalya’dadır. Günümüzde Fatih döneminden 6 tane top kalmıştır. Bunların en büyüğü olan ve İstanbul’da, Boğazlar’da kullanılan "şahi" bugün İngiltere’dedir. Diğer toplar ise Harbiye’deki askeri müze bahçesinde olup bunların çapı daha küçüktür. Kaynak:tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eahi_%28silah%29
Resim: Alman ressam Lucas Cranach’ın betimlemesi ile bengi su Kaynak:Vikipedi |
böcek savdıran bilgi saydıran şiir
şiir de bilgiler de harikaydı sağolasınız Şaban hocam
tebriklerim hayata kattığınız erdem emek bilgi dolu eşsiz cümle güzelliklere iyi ki varsınız şanssınız..:)
sevgim saygımla hep selamlar..