MükerremDün radyoda; "Patsy Cline’den Crayz" çalıyordu Bir an, elinde misketlerle koştuğun, o çocukluğun geldi aklıma! Hay Allah, Ne gülmüştük değil mi o gün? Dondurmanın, kanalizasyon mazgallarına düştüğünde. Şimdi evimdeyim; Senden yine, kilometrelerce uzakta Elimde Türk kahvesi, fincanın kenarında ise, o çok sevdiğin lokumların var. Sobamın üzerinde ise; Nizami kesilmiş, portakal kabukları Ah, ne çok severdin sen, onun kokusunu. Özledim bak, şimdi seni. Haceri hatırlar mısın, Mükerrem? Hani bizden, dokuz yaş, büyük olan Ben, topuklu ayakkabısını alırdım gizliden, sende kızardın bana. Dün akşam, iş çıkışı; Rumeli hastanesinin, önünden geçerken gördüm Mükerrem’den haber alıyor musun diye sordu? Bende, dün telefonda görüştük dedim. Halbuki yalan! Hakikaten kız, En son ne zaman görüşmüştük biz? Doğruya, sen İzmir’den Tekirdağ’a, gelin gittiğin gündü. Ben daha evlenmedim. Aman, bu yaştan sonra, koca dırdırı çekemem vallahi Ama bir oğlum, bir de kızım olsun isterdim. Evlenmeden nasıl olacaksa artık! Bak aklıma, ne geldi şimdi? Okula gidiyoruz deyip, sinemaya gitmiştik ya hani "Arkadaş" adlı film vardı gösterimde, Yılmaz Güney ve Melike Demirağ’ın Ardından; Sinemadan çıkıp Rumeli pastanesine girip, lokum yemiştik. Sanki bakkalda yokmuş gibi. -Hay Allah’ım, nereden geldi şimdi aklıma bilmem ki- Ele avuca sığmaz; Asi, hırçın, dediğim dedik Arada, erkek çocuklarını döven, toplarını kesen, iki şımarık kızdık biz. Hey gidi yıllar hey... Bugün senin; Doğum günün olmalı tatlım Doğruya, ikimiz de aynı gün, aynı ay, ve aynı yıl doğmuştuk. Sen, gece yarısı üçte Ben, sabaha karşı beşte. Mutlu, huzurlu yaşlarımız olsun Sensizken; Bu hayat, çekilmiyor be! Haydi kız, bir solukta gel İzmir’e. O da, bende çok özledik seni... 16.12.2011 Adnan Bilgiç |
Saygılar......