iklim seferinden...
Güllere mahsunluğum konuyor
sebeplere gerek duymadan.. Ağaçlarda hüsranlarım ötüşüyor bir makam, bir ritim tutturmadan.. nefes nefese kahkahalara sızan heyecanlar sonrasında pes dedirten sorgularla geçen hezeyanlar... vahşet,vahşet olalı beri aşmamıştır böyle kendini, bir kez ölüp dosta kavuşacakken dosttan ayrı tutup her gün öldürüyor... beni kandır varlığına susayan gönlüme deva ol ısıt sonra, buz kesince yokluğun.. hakkımı helal etmiyorum, içimdeki volkanlarıma çığırtkan boşluklar onlar,ateş kusan ve kolları da var onların ,boğar da boğar sükutumun huşusunda bir aslan yatar... kırılmasın kalbin çocuk!. bulutsu gözlerin yağmurları sana değil, kasımpatı açar tohum kabul etmez topraklarımda, mazimde boş yere boş şeyleri arama... yağmurları çağırma çocuk o çocuksu gözlerinle onlar umudun veraset ilanı.. sırtım sıvazlayan hançer olur sonra, leyla ve mecnunu sayıklayan rüyalar.. ve saat onda başlayan akla gelişler, sonra ona kadar sonsuz bekleyişler, vuslat kıvamında tatlı hasretler buharında yar hayali kaynayan düşler... |
ilhamınızla var olunuz,
iyi gecelerr...