SİS DAĞI
İsmin ne kadar güzel yakışıyor şanına,
Eksilmiyor başından karın, dumanın, sisin; Ne ağıtlar yakılmış yıllar boyu anına, Coşkulu türkülerle dillerden gelir sesin. Tepende buzullaşmış pare pare karların, Tarih sayfası gibi kopup gitmiş yarların, Saçağına yaslanmış durur yüksek surların, Atkın, şalvarın orman, çimenler yeşil fesin. Sabahın şafağında güneş burcuna doğar, Kaleyi sarar gibi duman ilk seni boğar, Bulutlar hücum eder, gelir tepene yağar, Hava raporlarını üfler sanki nefesin. Saçların yolundukça yerine halı serdin, Odun oldun, ot oldun, esirgemeden verdin, Vurdum, kırdım olmadı bana sitemin, derdin, Ormanın, dağın, yaylan aynı heybetinlesin. Bahar ayı gelende coşar ıssız yolların, Hasretle kucaklarsın, sarar bizi kolların, Öyle sevdalısın ki kızların, uşakların, Ruhunda, hayalinde, kalbinin içindesin. Sise göç denildi mi boşanır sana köyler, El ele, halka halka bayanlar ile beyler, Şenliklerin dilinde destanlar seni söyler, Saz ile kemençenin yanık tellerindesin. Havalar soğur gider köylü göçünü taşır, O cıvıl cıvıl yaylan peyderpey ıssızlaşır, Ayrıldığımız dağlar karlarla kucaklaşır, Rüzgârların sesinde, gök gürültüsündesin. |
Karlı tepelerin saf temiz havasını çktim adeta içime...
.................
Kutlarım saygılar efendim...