Gayya KuyusuSuskunluğuna dair söyleyebileceğim birkaç kelime var Ya yoksun dilimde sancın Ya da ateş olur varlığın Sise gömülü gece Sabah ezan sesi sessiz Sönen mumlar şahit Sensizliğime Sevda ise kanadını kırık kuşun kuşkusunda Konacağı pencere kilitli Yaşamı ise gayya kuyusu kadar gizli Kaç kere döner bırakıp gittiğin ülkeme Mezopotamya gibi saklı bir uygarlık Krallığı mezarlarda ölü Tapınağı ağzını kapamış bir köprü Tek bir geçiş hakkı o da kırıp gittiği dünü Düne dair söyleyebileceğim birkaç kelime var Ya yarın gelir öksüz Ya da bugün, dünden belli acı bir sitem, yolu düz Buhara uğramış göz Ateşinde yağan yaş Sokaklar kıvrılır bu acı bir düş Düşün ortasından geçene uğrayan tek söz -Yokluğunun üstünde alacalı duran yara_ Saracağı bez kanı durdurmakta değil Geçip gittiğin damarlardan kanı boşaltmaktan yana Asil midir bu renk Yoksa aşüfteliğin boyasında ham madde mi oluşturmakta |