Deniz/li Rıhtımlaryitik iki ırmağın türküsüydü zaman susuz / sevgi-siz kutsal kayaları sarınca yeşil gözlü yosun tortusu çökelir acıların en derinlerine oltasında saklı kalmış kuru yeme koşuşur alıklar misinada düğüm düğüm olmuş bohem martıların valsı eşliğinde kuduran balıklar çığırtkan acılara çanak tutar dalga boyu çarkına dönünce evren kendi bendinde kırar çürük dişlerini geçmişin umuda yelken açan bal durusu ırmakların coşkusu gül bakışlı özleri öper dudaklar yırtar asi rüzgârları sevgi deniz/li rıhtımlara vurunca rüzgârın gelini yıkıldı matemin eski rengi gün/eşi(n)m oldu puslu gecelerde üşüyen gözlerin asi ve mavi… yitik iki ırmağın türküsüyüz biz ateşle/ toprak -yanan ve yakan- eridik süzüldük damıtıp duyguların kor alevini içtik “ebet” şerbetini yürek ikliminden eğrilip /bükülmeden çorak ovalara aktık aktıkça ak/tık çoğaldık çoğaldıkça büyüdük deniz/li kentlerde birleşti yüreğimiz ÜMMÜ AŞCI (üma) |
kömür kokan bir şehirde yürek ağrısını dindirmek ne güzel bir şiir