SANA GELİYORUM.Bütün gururumu ayaklarımın altına alıp, Yüzümün kızarmasına aldırmadan, Kimsenin beni hakir görmesine bakmadan, Bu zalim hasreti bitirmeye, sana geliyorum. Sakın bana bir damla suda fırtınalar koparma deme, Biliyorsun ki bir damla gözyaşı ile değil fırtınalar koparmak, Cehennemleri bile söndürmek mümkün. Yüzüm kalmadı, zaten herkes beni bir meczup biliyor. Adım mecnun olmuş, Ferhat olmuş ne çıkar. Benim aşılmaz dağlarımın ardındaki Şirinim sensin, Eğer aşamazsam o dağı delerim, yine sana gelirim. Ben boynu bükük bir yetimdim, Sen doldurmuştun hayatımı, sen süslemiştin düşlerimi. Bilmezdim bir yetimin başının okşanmasının değerini. Şimdi daha yalnızım, şimdi daha içliyim. Gözlerim her daim nemli artık, Çünkü beni hayata bağlayan, senin başımı okşayan, şefkatli elin yok, Ondan yoksunum, senden yoksunum. Daraltıyor ruhumu, ayrılığın hüzün kokan bestesi. Yollar gözümde küçüldü, yollar beni cezp ediyor. Bir derviş edasıyla yollara revan olmak içten bile değil. Yüreğimde senin sevdan, elimde bir demet gül, Ey sevdasına kurban olduğum, sana geliyorum. Seher vaktinde, öten bülbüller gibi, aşkımı haykırmaktan yoruldum. Kanatlarım kırılıncaya kadar sana uçmak istiyorum. Ey benim yanık bağrıma hasret dikenleri ekenim, Bu kadar kolay mıydı, bir gidişin ardına saklanıp, Kendini özlemlerin sahralarında hiçliğe mahkûm etmek Bu bi çareyi, sonu gelmez gitmelerin ardından, hıçkırıklara boğmak… Şimdi bana gelme diyecek misin? İçindeki yangınla bir ömür boyu yaşa, Bana ulaşamazsın, boşuna kanat çırpma, Kendini boş yere heba etme, ben hasretle vuslatın arasındayım. Ne benimle yapabilinsin, nede bensiz, bırak kendini mecnun gibi çöllere. Varlık içinde yok ol, hiçlik içinde bul kendini. Belki bilmezsin ama sana olan gelmemi isteyen sevdan, Hiçlik içinde yok olma pahasına istiyor seni. Bu sebeple kendimden geçerek sana geliyorum. Düşlerim bile senle dolu, hayallerimse sen, Bilmem nasıl bir sevda ki bu, her anımda sen, Kendimi bulamıyorum senin siyah gözlerinde. Kayboluyorum, çıkamıyorum bu kaybolduğum sevdanın sahrasından. Her yönde senin serabını görüyorum, su gibi, hayat gibi, aşk gibi. Dayanamıyorum bu ayrılığa, ey sevdasına kurban olduğum, sana geliyorum… Ben hayatı sende var olmakla yaşayacağım. Saçlarınla ruhumu bağlasalar, bedenimi lime lime etseler, Çarmıha gerilen bir mahkûm gibi zincirleri vurulsam da, Hep adını sayıklayarak sende yok olacağım, Sende yok olmak için sana geliyorum. Beni ben eden sensin, bir gülün buğusuyla, üzerindeki şebnemle, O gülün içimi kavuran rayihasıyla, burcu burcu kokarak, Hem de asırlar ötesinden bir muştuyla, sana geliyorum… Ey, derunumu hicrinle yakan, çaylak yüreğime hasret yükünü saran, Ben yaklaştıkça, ebemkuşağı gibi hep uzaklaşan haylazım, Bir vefasız ayrılığa mahkûm ettin yüreğimi, Şimdi bu gelişime dur mu diyeceksin yoksa? Sana güllerle geliyorum, bin bir çeşit kır çiçekleriyle dokuduğum aşkımın libasını, Hoyrat bir rüzgâra kaptırmadan, bülbül nidalarıyla geliyorum. Sana söyleyecek sözüm tükenmez, sana sitem edemiyorum, Bir yetim masumluğuyla, eteğinden tutmak istiyorum. Hani bir anne çocuğunu döverde, çocuk yinede Ağlayarak annesinin gül sinesine sığınır ya, Bu ayrılığın acısıyla dağlanan yüreğim, Şikâyet etse de yine de seni daha fazla ister Ve hasretin kadar hararetle sever. Himaye edeceğin kadar bir sevdayla, seni seviyorum, Uzaklaşma ne olur, sen benden kaçtıkça ben sana geliyorum… Yakup çak |
Bir yetim masumluğuyla, eteğinden tutmak istiyorum.
Hani bir anne çocuğunu döverde, çocuk yinede
Ağlayarak annesinin gül sinesine sığınır ya,
Bu ayrılığın acısıyla dağlanan yüreğim,
Şikâyet etse de yine de seni daha fazla ister
Ve hasretin kadar hararetle sever.
Himaye edeceğin kadar bir sevdayla, seni seviyorum,
Uzaklaşma ne olur, sen benden kaçtıkça ben sana geliyorum…
kaçan kovalanır gibi mi:)))
emeğinize saglık..tadında güzel anlatıma alkışlarımla..saygımlaa