BENLEŞEN SEN...Puslu bir akşam, Soğuk, pencerelerden kapılardan hücum ediyor evlerin içine. Belli ki özlediği bir yüreği arıyordu, belki de ısınacaktı. Ama sürgülenmişti bütün pencereler, kapılar... En az benim kadar hüzünlüydü ıslık çalan rüzgar. Nereden almışlardı hepsi birden ayrılığın kokusunu? Kim söylemişti, gidişinle boş kalan odamın yokluğunla dolduğunu... Yine hüznün dibine düştüm bu gece, Yine yokluğunla bağlanan düğümleri çözemeyeceğim, Hangi simyacı üfledi bu düğümlere böyle? Kırk düğüm ki, kırkı da ayrılıkla ıslatılmış... Ellerim dolaşıyor birbirine, bir taraftan da üşüyor. Sonra hayalin, hayalin gözlerimin önüne düşüyor, Bocalıyorum, çaresizim, güçsüzüm ve en kötüsü, Sensizim ve sensizliğin sancısını çekiyorum. Mevsimlerden hüzün, gerisi hikaye zaten. Hava kadar üşütüyor insanın içini yokluğun, Buğulanan cama isminin ilk harfini yazıyorum. Biliyor musun, artık isminin ilk harfi öyle kutsal ki... Nerede görürsem ayrı bir saygı gösteriyorum. Öyle ki, nerede adını alan birisin görsem, Sırf senin adını taşıyor diye, önünde eğiliyorum. Artık teselliye muhtaçlığımı kabul ediyorum, Çünkü ben seni çok, çok özlüyorum... Ne yağan yağmurlar, ne karlar, ne açan çiçekler. Hatta bütün dünya bir sevgili etmiyor artık. Bedelini ödediğim bu ayrılığın serencamı Yine sende ölmekle olacak biliyorum. Ve belki de ölüm bile sana olan özlemimi kıskanacak. Hatta ona koştuğumu gördüğü için benden kaçacak. Belki de kışlar bile artık, içimdeki ateşle ısınacak... İki ayrı dünyadayız seninle, birbirimizden çok uzak, Ve birbirimize candan bile yakınız. Bu firak yalnız çekilmez gülüm, Ya al götür yanında SENLEŞEN BEN’i Ya da, yüreğin yetiyorsa, sök al içimden BENLEŞEN SEN’i... |
Ya al götür yanında SENLEŞEN BEN’i
Ya da, yüreğin yetiyorsa, sök al içimden
BENLEŞEN SEN’i...
Tebrikler şair.Yolun açık olsun.