Aztek Yılı Biterken
Ahmatova’ya
Bırak, gelsin: ışık, ses, temas: Sen sis nedir bilir misin? Avlandığım ıssız akşamlar, kıpırtısız binlerce yaprak ve erketede bekleyen rüzgar hatırlıyorum herşeyi bir bir unutuyorum herşeyi: Bu gam, bu dövme, Ave Maria ve kuşların toparlanma çağı: Güneş batarken başını kaldırıp kısık gözleriyle gökyüzünü delen kadından kalmış bir bakış hızla akıyor içimden. Karanlığın sonuna gittim ben. Orada pencereler dilsiz kapılar sürgülüyken bağırdım: Yankı dönüp geldi ve vurdu yüzüme: Çöktüysem, tortu, dibime kimse sallanmasın artık. |