Ars Poetica
Hiçbir şeye benzemediği söylendi şiirlerimin,
Wallace Stevens’a benzediğim, hiç kimseye benzemediğim, olsa olsa ``II. Yeni’nin devamı’’, ``III. Yeni’nin ta kendisi’’ sayılabileceğim -- ``delisaçması bir söz ve işaret yumağı’’ denildi. Bütün bunlar bensem, bütün bunlar bendim. Yaktığım kağıtlar, fırladığım kürsüler ve çekilip dinlediğim kör mağarada söyleştiğim gölge, örümcek, alter: Kendimden çekilsem de, gelsem de kendime farkedilmedi: Ateşin içine söktüğüm el, gözümü ayırmadığım saat, insanlarla çarpıştığım seyrek günler ses ile kelimenin birbiriyle dikleştikleri yere kilitledi beni. Gençtim, çok genç -- şiiri düzen sanmıştım: Çileydi gözümde, arınma ve yurttu, terkedilmiş yüzüm için her an yanımda yürüyen aynaydı, gecenin kaynağında gövdemi dalgalayan simsiyah su, sanmıştım. Yıllar başka bir yol çiziyor tortuya. Şüphesiz şimdi de sanıyorum: Sehere duyduğum inanç arkamdaki koyu, hem delifişek uykudan geliyor belli ki. Düzen değil şiir, kargaşa değil. İki üç arası zamanı çelen uçarı bir odak belki. Belki zaman ender seslerin eşiğinde tuzak, kıvrılıp yatmış çıngıraklı bir soru, öd noktasında, hançerede, yerimden her oynayışımda kuytudan çıkagelen koşnul bir yumak belki. Bir düzen değil ama - bekleyiş, zemberek, inatçı, köz, kaknüs hep. Kömürden elmasa varmak için çıktığım yolda elmastan yola çıktığımı unutmadım: Yangınsa sonunda yazılan, orada yazacağım an gelmeli de. Birer kıvılcım olsun harflerim, her kelimemi yalım dili taşısın - öyle bir ateş ki içinde içimde tutuşmuş bir karanlıktan kana kanaya içsin herkes, istedim. |