SAYDAM HÜZÜNLER
yaşamın karanlık zamanlarında
kuytu bir köşeye düşüp siner bir evrene sığmayan hayallerim başka dünyalara başlarken yolculuk tutar elimden küçük saydam pırıltıları göğün kayar yanaklarımdan yitik çocuk düşlerim kent ışıklarının körü hüzünlerimin başlayınca sorular sorgulamalar zamanı gecenin karanlığına saklanır sürgitlerim kara boşlukta bir ileri iki geri volta atar seçtiğim yıldız toz duman içinde bir tutam suskunluğu savurur başka âlemde başka gözlerde uykusu kaçmış siyah bir kanadın çırpılışına da adadıkça kendini hasetten morarmış yüreğimi ele verir el ovuşturan utangaç çocuk sevinçlerim yüreğimi ıslatıp sızlatan yalancı yağmur karanlıktan umuda kıpır kıpır tutunan sürgünlerin belini kırdıkça iflah olmaz yorgun hatıralar yüzünde yaşlanır yıldızların göz doyumu kalmazlar gözleri kapıda biraz daha kalın dedikçe koşarlar Eos’a rüzgarları koynunda besleyip Borea yüksek dallarından tutup incitmeden eğer salkım salkım en parlak yıldızlarını kuşanır gökyüzünün salkım saçak sürükler sabaha ötede kalır gittiği yerden bakan yıllar gurbet mi sıla mı yar mı neyse adı arayıp düşlediğimizin yakmasaydı yüreklerini yıldızların bağrış çığrış bu kadar sıcak mı olurdu gece bu kadar ısıtır mıydı karanlığa sarılmak yıldız dediğimiz bir nice hayat en parlaklarının adını koyanız biz bulutlar kapatsa da varlığını biliriz gece süsü renk renk gözlerin o gözler ele verir güçsüzlüğünü ifadenin NOT: Eos: Yunan mitolojisinde şafak tanrısı Borea: " " rüzgar tanrısı |