kara satır
ateş kâğıda düşer
kör olur kâğıt bir gemi altı mavi üstü ateş kördür görmez vurur ve oturur ateş sönende kap/kara bir satıra sevgi düşmanları karşıda ateş! hasret bir kıta karşıda fora! ekmek bir göz karşıda kara! ilk dönenler “yoktu kimse” kör… cefa hastasıydı gönül nasıl görmeye kıysın elden bitme yerden solma sevdaydı bu alna yazma koydu gönlü yoktan bir usla ah dedim yar sen de olsan… ateş… bir gardaş özledim sonra babayiğit görünür yağmurun gözlerinden kutsanmış o da bana çekmiş ey gardaş ateş bir baba özledim sonra şuramda tepinen kalleş baba yarısıdır el kalkmaz… yokluk tarlasında bir anızlık ateş görünmez ki içten yanar bir ana özledim sonra ay büyütürken saçları Yemen’e giden bu son türkü kaçırma gözlerinin yaşlarını gitme vakti yanık tarhana çorbası gibi damarıma kokan elleri sarılası gelmiş/istermiş ayakları üstünde şuursuz bir cennet bekçisi yol verin ey ezilen insanlar üstüne koyun varsa bir ay bir yıldız ana altını yakar ne de olsa onun da eli ateş sonrası hep yanlış yar koyunu özledim kanatsız martıların ekmeği koş kaptan gemi yanıyor battı batacak suya gemi… yeter be dumandan kaçıra kaçıra ateş getirin bana sulardan çok geçtim çok üzgünüm çok kaptan iskele babasız gönlün tutunacak yeri olsa yakar mıydım onun ellerini kör… bilmezlerdi ki yalan söylerken kara çocuklara attım bu çentikleri kafatasıma hep seslerini duydum aklım karıncalandıydı oysa her düşün altına baktım yoktu kimse ranzama kurulmuş kara günler dışında bir ateş nüshası gönül tek kölelik aşktan kalan ya ben körüm ya da kimse yok içinde kendimden başka ötesini sorma... ötesi bir ateş yağmuru ötesi bir yanık tarla kokusu ötesi ayaklar altında bir cennet ötesi demir yutan seyyah bir koy ve enötesi bir ses ki kaybolmakta bir memleketin hudut kapısında varmaya yeminli kâğıda yamalı dilsiz bir gemi altı mavi üstü ateş çizmek kolay siz söyleyin ey ezilen insanlar içine en fazla kaç kişi sığar? içinde en fazla kaç memleket yanar? ateş… kör… gemi… önüne bak ateş kör müsün? ateş kör olmaz kâğıda düşse de kâğıt gemi olmaz altında da mavi yoktur üstünde ateş hiç... kâğıt yananda kara bir satır da kalmaz kalan küldür hepsi hayal hepsi kör ateş tanrısına adanmış aşk çürüyen koy/un ki gerçekte yok öyle bir şey sadece bir ben ve ben sönende bir kâğıt gel “kara satır” sön sen de ben/de ateş “oofff” |