Beyaz Düş Kara Gerçek
Aklımın bir yanı hiç düşünmedi
Bu kalbi söküp atmayı Susabilirdim oysa İçimde öldüğüm kadar Küçüktü gökyüzüm Ve yamalıydı bulutlar Çatlağından süzüldü yağmur yüreğime Soğuk gecelerin siyahına gizledim Beyaz düşlerimi Kapı eşiğinde kalan Ayak izlerine bastı anılarım Sen var mıydın Ben var mıydım Biz hiç olduk mu Yoksa geç mi kaldık aşka Gönlüm gibi Tel örgüye takıldı uçurtmam Küçük yaralarla parçalandı umut Ve bir tek saçlarımdı özgür kalan Rüzgarın ahenginde Mavinin yüzüstü düştüğü Islak duyguların yastığında Kaç ayrılık bir aşk eder düşündün mü Kaç kez daha ölmeliyim mesela İşte kırıldı hasretin zincirleri Duvarlar üstüme yıkıldı Ya da ben yıkıldım Hırçın bir eylül gecesi Yürek iklimimi hüzün sardı Ve yüzüme suskunluğu çizdi Tanrı Mabedine yaslandım Karanlık sızdı şehrime Çırpındı naif kirpiklerim Kanadım toz oldu yalancı pembede Süzüldü gölgen Kanım günbatımı bir kızıla bulandı Alnından öptü mehtabı Buğusu nemli gözlerim Kaç harf daha toplamalıyım ki şafaktan Aşkı yazabileyim sabaha İçimde büyür yangın Yandıkça savrulur soluğumda küllerin Ne çok ölürüm bir bilsen Huzur ve acı sonrası dönen Mevlana misaliyim Bir sana Bir de aşka viraneyim Yüzüm aynada Başkalarının umutlarına uzandım Düşlerinden topladım İçinde biraz mavi Biraz aşk olan hevesimi Sundum sana... |