NiÇinSusmayın Susturmayın beni Hayatın acımasız elleri Bir gün herkesi yakalar Adaletin dar kafesinde yargılandı masum günahlarım Ayaydın gecelerimi karanlığa bürüyen soytarılardan Çocukluğumu geri alamadım Çakıl taşı gibi nehre atıldım Kayboldu uğultum Tükendim Bittim Kadere kafa tutmak güçtü benim için Vadesi doldu ömrümün Her gün yeniden öldüm Utanç abidesi gibi teşhir edildim kem gözlere Yüzüm silik Kimliğim yitik İsmim bitik Yaşam zul oldu bana NiÇin Büyük bir boşluğa gebeyim Taştı içimden bakılmayası suratlar Kirpiğimin ucundan çiy tanesi düştü gönül hücreme Soğuk yel esti pencere kıvığından Uçtu kuru yapraklar etrafımda Sonbahar oldum NiÇin Nefesi düğümler boğaz Yutkunmak ne mümkün Doğu ufkunda battı bir güneş Çekildi göğün mavisi Söndü eflatun düşleri körpe hayatların Şimdi ay gökyüzünde yıldıza kaldı Gün ağardıkça bahtım karardı Yüzüm soldu Ellerim cansız Yürüdüm hüzne dikenler içinde Gizemli binlerce göz üzerimde gezinir durmaksızın Gülümsüyorum yine de Mülteci bir gül taşırken yüreğimde Yüreğim sürgün Gözlerim öksüz ve yetim Unuttum çocukluğumu insafın arka cebinde NiÇin Lanet olsun Artık masala bile inandıramam kendimi Fısıltıdan süzülen bir efsaneyim şimdi Kaç yıl birden eskittiler beni Kaç mevsim geçti üzerimden yazı beklerken Kaç sevincim yarım kaldı hicranımda NiÇin Mevsimlerden bahardı Ilık mı ılık güneşli bir günde doğmuştum Berfin’dim güneşi şimdi gören Büküldü boynum Tükendi umutlarım Bir hiçten ibaretim NiÇin Ben büyüğüm oysa Küçük olan onlardı insanlıkta... |