Banazlı Pir Sultan (GÜLCE-BULUŞMA)Banazlı Pir Sultan (GÜLCE-BULUŞMA) Ne harem tutarız ne sürü koyun, Bin saraya değer gönlümüz bizim. Zalim karşısında bükülmez boyun, Bir güle baş eğer gönlümüz bizim. Hacı Bektaş Yunus Dede Korkutlar, Her birinde bir başkaydı umutlar, Çiğnese karanlık çökse bulutlar, Her seherde doğar gönlümüz bizim. Belleğinde yaza boza resmini, Ayırmadan deli vasat kısmını, Tarihi dağlayan bütün hasmını, Top gül ile boğar gönlümüz bizim. Altın cevherinden sarı telimiz, Emanettir vatan kutsal ilimiz, Ses bayrağı bizim ana dilimiz, Gökten yıldız sağar gönlümüz bizim. Bir derya ki; ilminde, coşkun coşkun çağlayan Burçlarda dalga dalga, Ses bayrağıma bayraktar. Dünü bugüne bağlayan, Her biri ölümsüzlük, her biri tarih Nice şair var, âşıklar, nice ozanlar... Bunlardan yalnızca biri; Banazlı Ozan Ağaran tan, Pir Sultan... ‘‘Gel güzel yola gidelim Adı güzel Ali ile Açlar doyar susuz kanar Leblerinin balı ile İçilmez dolu içilmez Sevgili yârdan geçilmez İkisi birdir seçilmez Has bahçenin gülü ile Alim bana neler etti Aldı beni dâra çekti Üstüme yürüyüş etti Elindeki dolu ile Ağaç kurur devran döner Kuş yuvaya bir dem konar Doldurmuş dolusun sunar Alim kendi eli ile Erenler lokması nurdur Lokmaya elini sundur Pir Sultan’ım doğru yoldur Alim kendi yolu ile’’ Diyen Pir Sultan; Ölümcül baskılara karşı Anadolu’ nun on altıncı yüzyılda Haykıran sesi, boğulan nefesi… Trajik bir idamla birlikte, Türkmen halk ve ozanlarıyla Efsanelere menkıbelere bürünmüş; Bazen şiirler olaylara, Bazen olaylar şiirlere uydurulmuş. Tam olmasa da; Halkın belleğinde, gönül sayfalarında İdamı hayal gücüyle süslenmiş, Öyküsü destanlaşmış bir hayat… Horasan kökenli Türkmen’dir soyu, Atası bir zaman yurt tutmuş Hoy’u, Sivas Yıldızeli Banaz’dır köyü, Gelişi Türkçedir özü Türkçedir. Asasına yoldaş değirmen taşı, Bir düş ile başlar destanın başı, Pir’den bade içer yediyken yaşı, Deyişi Türkçedir sözü Türkçedir. Mürşit Hacı Bektaş, safı erenler, Doldurur tekkesin gönül verenler, Tasavvuf ehlini zındık görenler, Kıblesi Türkçedir yüzü Türkçedir. Söylencelerdeki Pir Sultan Tekke eğitimi almış, okuryazar Evliya ve peygamber menkıbelerini, Tarikat kurallarını iyi bilir. O bir Hak âşığı, o bir halk ozanı O bir pir’dir. Değişik Pir Sultanlar olsa da Halkın gönlünde birdir. Ehlibeyt aşığı Kızılbaş Türkmen’in zulüm gördüğü, Sürgünlerin, Kıyımların yaşandığı; Türk yurdunun Türk’e dar geldiği zamandır zaman… Pir Sultan sözdür, Pir Sultan saz Pir Sultan özgürlük, Pir Sultan avaz… Pir Sultan birliktir, dirlik Pir Sultan Haktır helaldir, Hakk’ a sevgidir Türkmence haykırış, şafak Pir Sultan… "Zındıktır, asidir, devlet düşmanı’’ Osmanlı’ ya göre; ‘‘susturulmalı!’’ Güreşi yalandan bir perdah ile Asar Hızır Paşa bin günah ile İdam sehpasında gönlü Şah ile Yanışı Türkçedir közü Türkçedir. Pir Sultan’ ın şah’ı Türkmen Şah’ ıdır Tanrı’dır Mürşittir, Şah’ı Ali’dir... ‘‘Gidi Yezit bize Kızılbaş demiş Meğer Sah’ı sevmiş dese yeridir Yetmiş iki millet sevmezler Şah’ı Biz severiz Şah-ı Merdan Ali’dir Kırkımız da bir katara dizildik Hak Muhammed ümmetine yazıldık Hakikate şerbet olduk ezildik Biz içeriz bize sunan Ali’dir Gidi Yezit bizler haram yemedik Batındaki gördüğümüz demedik İkrar birdir dedik geri dönmedik Yedileriz birincimiz Ali’dir Muhammed dinidir bizim dinimiz Tarikat altından geçer yolumuz Hem Cibril-i emin’dir rehberimiz Biz müminiz mürşidimiz Ali’dir Pir Sultan’ım Nesimi’dir pirimiz Evvel kurban ettik Şah’a serimiz On ik’imam meydanında darımız Biz şehidiz serdarımız Ali’dir’’ Söylence ve araştırmacılardan Bilinen tek isim; Haydar’dır adı Köpekleri helalci Harama doymazken kadı! Bu nasıl sevgidir, bu nasıl tutku Ya Rab, bir yere sığmaz Pir Sultan! Ya Erdebil’ dedir ya Merzifon’ da Kuvvetli ihtimal Sivas Kepçeli Dedik ya, mezarı bunlardan biri! Pir Sultan geleneğinde Gönül de bir, dil de bir Niceleri ozandır, Hepsi Sultan, hepsi Pir... Hazmedilemez onun darağacına gidişi, Ölümünden sonra bile ses olur, nefes olur Telden tele vuran mızrap Çığlık çığlığa haykırış, yas olur… ‘‘Ötme bülbül ötme şen değil bağım Dost senin derdinden ben yana yana Tükendi fitilim eridi yağım Dost senin derdinden ben yana yana Deryada bölünmüş sellere döndüm Vakitsiz açılan güllere döndüm Ateşi kararmış küllere döndüm Dost senin derdinden ben yana yana Haberim duyarsın peyikler ile Yaramı sararsın şehitler ile Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile Dost senin derdinden ben yana yana Abdal Pir Sultan’ım doldum eksildim Yemekten içmekten sudan kesildim Zülfün kemendine kondum asıldım ‘Hakk’ı çok sevdiğim için asıldım’ Dost senin derdinden ben yana yana’’ Pir Sultan aşkıyla tutuşup yanan, Benzer mahlas ile deyişler sunan, Kaç sultan var ise bir dala konan, Yokuşu Türkçedir düzü Türkçedir. ‘‘Çıktım yücesine seyran eyledim Gönül eğlencesi küstü bulunmaz Dostlar bizden muhabbeti kaldırmış Hiçbir ikrarında ahdi bulunmaz Zülüflerin top top olmuş çığalı Rakiplerin Hak’tan olsun zevali Bir günahkâr oldum doğdum doğalı Günahkâr kulunun dostu bulunmaz Kanı benim ile lokma yiyenler Başı canı dost yoluna koyanlar Sen ölmeden ben ölürüm diyenler Dostlarda geriye kaçtı bulunmaz Yine kırçalandı dağların başı Durmadan akıyor gözümün yaşı Vefasız münafık naşıdır naşı Hakikat deminde desti bulunmaz Bizde gezer idik irfanda sazda Bizde bulunurduk cemde niyazda Bize de gel oldu kanlı Sivas’ta Hızır Paşa bizi astı bulunmaz Pir Suttan Abdal’ım destim damende İsmim Koca Haydar neslim Yemen’de Garip başa bir hal gelse zamanda Orda her kişinin dostu bulunmaz’’ Söylenceler, Yakıştırma, kabuller... Kimi yüzyılın devrimcisi, Pir Silvanus yapmış Pir’i. Kimi Osmanlı’ya isyankâr, Şah Tahmasb’ın casusu... Kimi der Şiî- Bâtıni inancında Dili Türkçe, ayrı bir okul Türk halk edebiyatının büyük şairi, Yedi ulu ozandan biri… İnmemek üzere burçlarda sancak Kalemsiz kâğıtsız tarih Şiir şiir çözülür ancak… Toplumsal sorunlar dert olur başa, Her çıkış yolunda söz geçer taşa, Pir Sultan baş eğmez alıcı kuşa, Çıkışı Türkçedir izi Türkçedir. Türkmen edebiyatının kaynağı Yunus, Kurucusu Kaygusuz, Yücelten Hatayî. En büyük şairi Pir Sultan Ne halktan vazgeçmiş ne Hak’tan. Geleceğe örnek kurmuş tarzını, Deyişle nefesle sözün farzını, Almak isteyene etmiş arzını, İbresi Türkçedir gizi Türkçedir. ‘‘Ey erenler çün bu sırrı dinledim Huzur-u mürşide irdim bu gice Hakikat sırrını andan anladım Erenler meydanın gördüm bu gice Mürşidim Muhammed bildim yolumu Rehberim Ali’dir virdim elimi Tigbent ile bağladılar belimi Evliya erkânın gördüm bu gice Erenler râhına eyledim iman Kalmadı gönlümde sek ile güman Ne bilsin bu sırrı Yezid ü Mervan Külli varım Hakk’a virdim bu gice Andelip misali avaz iderek Kati sema idüp pervaz iderek Yedi âza ile niyaz iderek Erenler erkânın gördüm bu gice Pir Sultan’ım Hakk’a niyaz iderim Erenler râhına doğru giderim Külli varım Hakk’a teslim iderim Hakk’ın cemâlini gördüm bu gice’’ -II- Hecenin Yedili, sekizli, on birli kalıplarıyla söylediği nefesleri Türkü olup sarı telde, Asırları yıkayıp akmış gönülde dilde… Dinledin mi yürek erir; Dini-Tasavvufi temalar Öğüt, şikâyet, şathiye, ağıt, taşlamalar Duazimam, muamma türlerini içerir. Yol Yesevî yolu Yunus yoludur, Türkistan Horasan Anadolu’dur, Yandığı sinede pirdir uludur, Yıkılmaz ayakta gönülde dilde. ‘‘Gönül gel karardan asma Sözüm sana meveddettir Gafillen bacadan düşme Evvel kapu şeriattır Şeriattan edep öğren İlmle üstad olur oğlan Al bu pendi belin bağlan Kimi farz kimi sünnettir Eğer bu sırra erersen Dolan kapudan girersen Tarikat farzın sorarsan Yedi farz üçü sünnettir Gelin görelim bu bâbı Açılsın aşkın kitabı Eğer anlarsan hesabı Andan sonra tarikattır Tarikat bir oddur yakar Kimi ham kimi has çıkar Her âşık bir çakmak çakar Çırağın yakan üstaddır Tarikatta kâmil olan İlmi ile âmil olan Bu yolda mükemmel olan Evvel mertebe hizmettir Hizmet erenler yoludur Cümle ilmin evvelidir Ahdimiz “kalû belî”dir Bundan dönen kişi mattır Kend’özümüze gelelim Tarikat nedir bilelim Yoklukta sefil olalım İbtida yüz iradettir İbtida tâlib olunca Düşmana galib olunca Dört can bir kalıp olunca Menzili bî-nihayettir Hakikat genc-i nihândır Marifet gevher-i kândır Yedi yüz yetmiş mizandır Ötesi ilm-i hikmettir Mürebb’olan Ali gerek Dört kapuda eli gerek Musahibin hali gerek Zira Ali Muhammed’dir Pir Sultan der “kalû belî Dedik ya Murtaza Ali Kim kadeh içer kim dolu Bu bize bir acep derttir’’ Nefes nefes dolu aşkı Allah’a, Ayini cemlerde girer semaha, Nasıl anlatılır bilmem ki daha, Yıkılmaz ayakta gönülde dilde. Kesin tespit edilen eserlerinde Allah, Rahman, Elif, Rab, Hüdâ, Rabbi Dilber, Yaradan Sultan, Didar, Yezdan, Hû, Mevla gibi Sözcükleri aşk ile Kullanmış Tanrı adına, Üç yüzü aşkın sayıyla getirmiş dile. ‘‘Şah’ımın ırmağı aktur Lezzeti şekerden çoktur Bir Allah’tan büyük yoktur Hak didim durdum yalınız’’ ‘‘Pir Sultan’ım ismin aldım kaleme Biz de razı olduk Hakk’tan gelene Gösteren değil mi cümle âleme Cümlenin muradın verir sabahtan’’ ‘‘Ben hocamdan böyle aldım dersimi Okur idim elif deyü be deyü Kimse bilmez su cihanın harfinden Tâ ezelden çağırırım Hû deyü’’ Mürşidi Muhammet rehberi Ali, Kıymaz ayırmaya söylerken dili, Önce Kızılbaş’tı şimdi Alevi, Yıkılmaz ayakta gönülde dilde. ‘‘Mürşidim Muhammed bildim yolumu Rehberim Ali’dir virdim elimi Tıgbent ile bağladılar belimi Evliya erkânın gördüm bu gice’’ ‘‘Hû erenler bir müşkülüm var benim Server Muhammed’in nuru kandedir Aska düştüm gece gündüz yanarım Muhammed Ali’nin nûru kandedir’’ Ali sevgisi bir başkadır Pir Sultan’da; Tanrı’nın arslanı, Cihanın kahramanı… Ali’siz bir dünya Ali’siz yol düşünemez… ‘‘Pir Sultan’ım söyler ganidir gani Evveli Muhammed âhırı Ali Anlardan öğrendik erkânı yolu Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz’’ ‘‘Alçağa tutmuş yüzünü Hakk’a bağlamış özünü Kırklar ile bir üzümü Yiyen Murtaza Ali’dir’’ ‘‘Gülün bağlar baka baka Bağlar da gönderir Hakk’a Ejderhayı iki şakka Bölen Murtaza Ali’dir’’ Ve Allah, Muhammed, Ali Yıkılmaz bir kale, Şiir şiir, gönül gönül Sevgi seli iman ile… ‘‘Allah birdir Hak Muhammet Ali’dir Anın ismi cümle âlem doludur Bu yol Hak Muhammed Ali yoludur Gel Muhammed Ali dergâhına gel’’ Düşer perde perde Duazimamı, Okşar nice gönlü aşkın zamanı, Dünya var oldukça yürüsün namı, Yıkılmaz ayakta gönülde dilde. ‘‘Hak Muhammed Ali geldi dilime Kalma günahlara mürvet yâ Ali Yine ihsân senden ola kuluna Kalma günahlara mürvet yâ Ali Hatice Fatıma mihr-i muhabbet Allahım kuluna edesin rahmet İmam Hasan, İmam Hüseyin Mürvet Kalma günahlara mürvet yâ Ali İmam Zeynel Abidin’e varalım Derdimizin dermanını bulalım Doksan bin erlere yüzler sürelim Kalma günahlara mürvet yâ Ali İmam Bâkır imamların serveri Ol İmam Cafer imânım nuru Allahım eydirme amanla zârı Kalma günahlara mürvet yâ Ali İmam-ı Musa-yı Kâzım er-Riza Günahım çok imis diyeyim size Allahım hidayet eylesin bize Kalma günahlara mürvet yâ Ali İmam Taki İmam Nakî’dir virdim Anlara sığındım dayandım durdum Hasan-ül Askere yüzümü sürdüm Kalma günahlara mürvet yâ Ali Pir Sultan’ım tamam oldu sözümüz On iki İmam’a bağlı özümüz Muhammed Mehdi’ye var niyazımız Kalma günahlara mürvet yâ Ali’’ Vuslatî de bil ki Türkmen oğludur, Türkistan’dan gelen Anadolu’dur. Ardahan Edirne Mersin Bolu’dur, Yıkılmaz ayakta gönülde dilde. Osman Öcal |