bir iki sözcük
söylenemeyen bir iki küçük sözçük
aklın derinliklerinde, sonsuza sürükleyen bir denkleme dönüştü bir acı kahır ve dönüp yok olma isteği tüm beyninde çınlayan bir zil oldu. çalmayan telefonlara gelmeyen mektuplara ve kırılamayan zincirlere bir iki küçük sözcük söylenemeyen, dudaklarda sıkışıp kalan sebep oldu. sonu gözükmez bir ovada koşmak hiçbir şeyi var etmeden aklın sorgularına hiçbir suçlamayı yargılamaya almadan, koşmak dingin bir sesler yığını içinde oksijen gereksinimine takılıp var olmak mantığı kanatırcasına mutluluğun perdelerinden çıplak bacaklara baka kalmak yığınların aklından geçenlere görünmez olup uçmak ve kaçabilmek zincirlerden kurtulup savaşa bilmek kendi cesaretinle söylenemeyen bir iki küçük sözcük sebep oldu evrenin tüm gerçekliğine zıt ve kendi benliğine ihanet edercesine ruhunun içiten gelen sesleriyle müziğini söyledi asilik tadında ölüme atladı söylenemeyen bir iki sözcük tüm dengeler ince bir çizik altı ölüm üstü kölelik |