SANA VE İZMİR'İME MECBURUMbüyüleyici bir günbatımı öncesi pasaport iskelesindeki masama demir attım nargile fokurdamaları yankısında acı kahvem kalemim kağıdım ve sigaram şiir yüklü yüreğimdeki sen ve bu şehir İzmir’in kavaklarındaki dökülen yapraklar gibi döküldü sözcüklerim teker teker sayfalarıma güneş ile denizin kavuşması yansıdı gözlerime sen düştün yüreğime hasretle sarıldım sensizliğe körfezin serin tuzlu imbatı ile soluklandım martıların günü uğurlayan son çığlıklarıyla gün kızıllığını kaybedip yorgunluğunu körfeze gömmüştü yıldızlar selam durmuştu İzmir gecelerine Kordon’daki buzlu badem satıcılarının sesleri otlu mezelerle süslenmiş ızgara çipura ve kadeh kadeh aslan sütünün kokusuna karışıyordu ben pasaport’taki masa donanımı ceplerime koyarak kordonboyundaki masamda yerimi aldım bir sen yoktun sesinin ve kokunun özlemi vardı masamda bir ah çekip sigaramı tellendirdim dumanındaki siluetine bakarak senli geçmişimize yelken açtım ilk durağım yılın tamamında rüzgarı hiç bitmeyen Çeşme Alaçatı’ydı burada gözlerimiz değmişti birbirine bu sıcak rüzgarlarla dalgalanan saçların dolanmıştı yüzüme Çeşme Ilıca’nın denizi gibi turkuaz gözlerin bu denizin bembeyaz kumsalları gibi bir yüreğin vardı ilk defa aşık olmuştum sona yeminli biliyorum çok sabırsızım adı üzerinde mecburi hizmetti gidişin kısa süreliğine bile yanımda olmasan seni çok özlüyorum böyle bir şehirde sensizlik zor geliyor ülkemin tüm şehirleri ayrı güzel ama biz hem burada doğduk hemde burada sözlüyüz son nefese seni ve şehrimi anlatmaya sayfalar yetmez kısacası ben sana ve İzmir’ime mecburum... 22/09/2007 DM |
Keyifle okunabilecek bir şiir.
pAYLaşımınız için teşekkürler.