Düşlerimin Serin Güneşigözlerin yaz bulutu arasından yansıyıp billurlaşan asuman sanki göğsüme kurduğum mizanda ağırlaşan nazarımla başım yukarda tartıyorum tarifsiz güzeliğini geçmişin bedenimde buraktığı derin yaralar kimin umrunda parmaklarım safir taraklar gibi yavaşça gezinse biraz altın saçlarında yorgundum büyük aşkım uzun rüyadan uyandım bir sabah başka bir gülümseyişle selama durdum gündüze tüm kaldırımlarda akşamdan kalma yıldız izleri dingin resimlerim süslüyor şehrin duvarlarını sanki gökkuşağı değiyor gölgeme sen en büyük gerçeğim misin şimdi kandimi inandıramıyorum kendime aslında yeminler bile öyle yavan bir hüzün kalkanı ki ucuz hikâyelerin hafifiğinde kalbine göç masalları da kurmak istemem isterim ki sadece ben olayım sana yenilen ben ki iki cihanın sevda dilinde mutlu biten şiirleri beslerim yürek çeperinde her saat başı bağışlanıp arındığımı görmek her bakışta kanıma ekmek doğrayan boğulduğum okyanus gözlerinde ey benim küflü düşlerimin serin güneşi boynunda büyüyen çiğdemleri içimde ki taze bahara bandır ve nefesinle yelkenlenen incelmiş kanatlarıma dokun zamanı bensizliğe kurma ne olur umudum aşk’a barışı taşıyor biliyorsun dünyamı kuşatan efsunun mavisinde kırkdört şubat büyüttüm;yeter artık yalnızlıklar üşümesin içimde |