Okuduğunuz
şiir
8.10.2011 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Çocukluğun Uzun Kışı
- Şükriye Tutkun için -
Kırgın kırlangıcı kederin Üzüncün parçalanmış evleri Bez bebeklerinle kimsesizlik " Çocukluğun soğuk geceleri "
Kırgın kırlangıcı gecenin Gözlerinde kahverengi bir acı Vurmuş çocukluğunu bir avcı Dağlardan, yurdundan ayrı
Kırgın kırlangıcı fırtınanın Panayırların terk ettiği bir kasabanın uzun kışı Esirgeyen yok, uykuların diken ağılı Eskimiş özlemi parkların, atlıkarıncaların
Kırgın kırlangıcı umudun Fillerin ezdiği papatya tarlası Erken bitmiş çocukluk, anne kokusu Yüzün nice korkuların aydınlık akşamı...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
kulun kulluk görevi ayrı tabiki anneninki bambaşka rab katında da başka evlat isminin bile hesabını sora bilecek anne babasına benim demek istediğim her zaman ona sığınalım adına hele böyle sorumluluğunu bilmeyenlerin evladıysan.
benim düşüncem ulaşa bileceğimiz her insandan sorumlluyuz bu maddi de olabilir manevide. saygılarımla.
Dost, İnsan olmanın "sorumluluklarını" unutup, tüm olumsuzlukları Yaradan'a havale etmemiz, ne derece doğru. Pek çok ayette, "Siz, hiç akıl etmez misiniz?" diye buyuruyor Rab.
Ne yazık ki insanoğlu, düşüncesizliklerini, duyarsızlıklarını, tembelliklerini vs, "kader" e yükleyerek, işin içinden sıyrılma kurnazlığında çoğu zaman. Çaba göstermeden yaşamak... Hani, "Köpekler ana olmasın" da karşılığını bulan uyarı! * Küçük Prens kitabının Fransız yazarı S.Euxperry der ki: "İnsan olmak, sorumlu olmak demektir"
Anne olmak da öyle, baba olmak da.
Hatta "iyi olmak kolay, zor olan adaletli olmak"mış... *
kulun kulluk görevi ayrı tabiki anneninki bambaşka rab katında da başka evlat isminin bile hesabını sora bilecek anne babasına benim demek istediğim her zaman ona sığınalım adına hele böyle sorumluluğunu bilmeyenlerin evladıysan.
benim düşüncem ulaşa bileceğimiz her insandan sorumlluyuz bu maddi de olabilir manevide. saygılarımla.
Dost, İnsan olmanın "sorumluluklarını" unutup, tüm olumsuzlukları Yaradan'a havale etmemiz, ne derece doğru. Pek çok ayette, "Siz, hiç akıl etmez misiniz?" diye buyuruyor Rab.
Ne yazık ki insanoğlu, düşüncesizliklerini, duyarsızlıklarını, tembelliklerini vs, "kader" e yükleyerek, işin içinden sıyrılma kurnazlığında çoğu zaman. Çaba göstermeden yaşamak... Hani, "Köpekler ana olmasın" da karşılığını bulan uyarı! * Küçük Prens kitabının Fransız yazarı S.Euxperry der ki: "İnsan olmak, sorumlu olmak demektir"
Anne olmak da öyle, baba olmak da.
Hatta "iyi olmak kolay, zor olan adaletli olmak"mış... *
Yetim olduğundan Çocuk Esirgeme Kurumunda büyüdüğünü duymuştum saygıdeğer sanatçımızın. Gerçekten hüzün yüklü bir hikayesi olmalı...Ne mutlu ki en kötü şartlarda ayakta durmayı bilmiş, direnmiş, gücünü bu engellerden alarak yaşam karşısında daha dik durmayı becerebilmiş.
Şiirimize gelirsek,
Şiirin ana temi olan Şükriye Tutkun ' un yaşam persfektifini betimlemeye araç olarak, hocamızın her bölüm başında dikte ettiği kullandığı " Kırgın kırlangıcı " sıfat tamlaması ile şiirin ana iskeletini oluşturduğunu görmekteyiz.
Duygu, düşünce veri girişi ; asonsla güçlendirilmiş bu şiirin ana karakterinin yaşam öyküsüne uygun bir duygu yoğunluğunuda arma gibi üstünde taşımakta. Gerçekten çok şık ve anlamlı bir mısra tekniği dizayn edilmiş. Ustalığın gerçek anlamı bu olsa gerek.
Kesik dize yöntemiyle anlatımı tercih etmiş sayın hocam. Bu vesileyle girişi yapılan düşünce ve ya duygunun okurca tamamlanması istenmiş.
Ör /
" Vurmuş çocukluğunu bir avcı Dağlardan, yurdundan ayrı "
Normal şartlarda buranın
Vurmuş çocukluğunu bir avcı Dağlardan, yurdundan ayrı ----------- ( kalmış ) kelimesiyle tamamlanması gerekiyordu düz, nesirsel bir anlatımla. Ama şiirselliğinin yanı sıra okuruna bir düşünme, algılama, duyumsama payı bırakma olarak da niteleyebileceğim bu anlatım tarzı gerçekten şiirde olması gereken yegane unsurlardandırda.Elbette anlatımda eksikliğin net anlamaya engel olduğunu söyleyenler , yine bu tekniğin şairi dilde deformasyona iten bir gücü olduğunu savunanlar olacaktır.Haklı olarak görülebilir bu düşünceleri.Ama şiir için haklı olduklarını düşünmüyorum...Yani bu demektir ki şiirde dilin tam kurallarının uygulanması gerekmiyor.Tam tersi diliyle düşünebilmeli şair .Tıpkı hocam gibi.
Yine Sevgili Tezer Özlünün bir dizesini paylaştığınız bölümde gerçekten ana teme çok yakışmış. Tamamlayıcı yegane unsur olarak yerini almış.
" Üzüncü " ..............üzüntüsü ... değilde " üzüncü " dilde fark yapandır aynı zamanda şair sözünü doğrular nitelikte.Öyle hoşuma gitti ki anlatamam. Üzüncü... onun üzüntüsü...Daha soft, daha sıcak ve daha farklı bir söylem.Ayrıca ifade etmeden geçemedim.
" Uykuların diken ağılı " gibi etkili bir imge ... burda ağlı... da dursa fena olmazmış ... ağılı... zehirli... anlamı verilmek istenmiş ama diken ve tel örgü... kapsamında düşünürsek ağlı.... diken ağı içine hapsolmuş anlamında da önerdiğim kullanılabilirdi belki diye düşündüm.,..Sadece öneri :)) Aklıma geldi . Paylaşayım istedim.Yüksek affınıza sığınarak.
"Yüzün nice korkuların aydınlık akşamı...
Yine bu imge ..........İnanılmaz derecede güzel.Ve çarpıcı.
Burda
korku....karanlık Aydınlıık...cesaret
Zıtsal ikilemleriyle düşünülmüş.Akşamların aydınlık olması demek onların en çok karardığı an demek.
Çapraz ateşle... anlatmış hocam.Öylesine vurgun öylesine etkili ki...İnanın söyleyecek söz bulamıyorum.Finalin asaletine yakışır bir vakur duruş .
Anlayabildiğim kadarıyla bazı noktalarına değinmeye çalıştım.Yanlış anlaşılmamayı umut ederek değerli eserinizi ve yetkin kaleminizi kutluyor böylesi değerleri okumamıza vesile olduğunuz için teşekkürü borç biliyorum.
Şükriye Tutkun, ayrılmış anne-baba mağduru. Yanlış evliliklerin günahını hep çocuklar çekiyor aslında. (Ne yetim ne öksüzmüş Şükriye)
Bir gece haberinde televizyonda anlatmıştı, yurtta neler yaşadığını... (Beş altı yaşlarından itibaren) Tüylerim ürpermişti, içim acımıştı. Üzerinden neredeyse on beş yıl geçti. * Her şiire, büyük emek veren, egodan uzak, naif kalbinize sonsuz teşekkürler.
Şükriye Tutkun, ayrılmış anne-baba mağduru. Yanlış evliliklerin günahını hep çocuklar çekiyor aslında. (Ne yetim ne öksüzmüş Şükriye)
Bir gece haberinde televizyonda anlatmıştı, yurtta neler yaşadığını... (Beş altı yaşlarından itibaren) Tüylerim ürpermişti, içim acımıştı. Üzerinden neredeyse on beş yıl geçti. * Her şiire, büyük emek veren, egodan uzak, naif kalbinize sonsuz teşekkürler.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.