kırmızı yağdı masal kuşunun kanatlarına... // Küçük küçük notlar karalıyorum Bıçak sırtı yürüyüşlerin kabuslarında Pencere pervazlarına sıkıştırıyorum Tıpkı öğrettiğin gibi Bir masal kuşunun kanadında Kendime uçuyorum Ben oradaydım Maviye sürgünde Ezoterik düşler yanılgısında Ağlak şiirlerin avlusunda Hasat mevsimi Kırıntılarını toplarken içime Erirken senden içre Haham rahiplerinin göz çukurlarında Çanlar çalıyordum Zangoçların etek ucunda Zap suyuna Mırıldanırken sevdalinkaları Kör olasıca dudaklarım Yarım Ve sen git dedin Hatırla Kuytulara saklanmış hecelerinle Anlamsız yaşam örgüsünde Boşluklarıma tünerken kısık sesler İsimsiz gölgeler topluyordum saçlarıma Kendi kuyularımın çığlığında Züleyha telaşıyla Yusuf’un sabrını yudumluyordum Böldüğüm ekmeğin ucunda ...// ne çok yalan söyler oldum senden sonra Mevla’ya ne çok konuşur oldum parmaklarımı küs dudaklarımı sus yapıp / kırmızıya //... Az önce öptüm Toprağın yaralı göğsünü Uyurken rüzgar son fasılda Boyuma büyük geldi acım Çamur kokulu ikindilerde Taşıyamadı saçaklarım Arkamı dönüp giderken Omuzlarıma düştü Sızlayan tüm zamanlarım Ellerim uzadı Tarihinden çok erken Ve bil ki sevgili ! Yetişemez kıyamet Sur üflendi Köklerime Yosunlu suların mabedinde Sayıklayan ellerime bulaştı /aşk Ertelenmiş düşlerin cennet kokusu İrem buğusu/doğ Kutsanmış kehanetlerin Aşınmış lehçelerine Ölüm Sürerken seni gözlerime Ayı kanattı dün gece Aldırmadım Sararken tenimi Loş ışıklar altında Boş bakışlar sağanağında Hercai menekşe Ve ağladı güneş Cam kırıklarında Bulutları okşarken annem Babam göğsündeki yıldızları vurdu tek tek Gitme Gözlerime dikilip ben maviyim derken çocuk Akasyalardan Döküldü eğri bakışları Yaprak yaprak Adını yazarak Suya sızdı masal kuşu. ((hüzün)) |
kelamınıza ,kaleminize, yüreğinize sağlık