her feryad-ı figan yankısında ism-i nâzımın tutuyor ellerimimorg kokusu sinmiş dudaklarımdan firar eden sözcükler çıkageliyor ey yâr....... göz/yaşlarım düşerken çorak bedene tüm anlamları bohçasına kattı da gitti. oysa kelamdan çıkan her harf ödenmiş diyetlerin rahmindeydi. ciğerim söküldü, nefesimi her çekişimde senli cümlelerimi koydum kağıt gemilere ince bir sızı refakat etti. İttim, maviliğine parmak uçlarımla… sana gelen her gemi/m Azrail’in süt beyazlığında melekler pakladı. kayboldum satırların arasında yarı üryan gözlerle bir teselli aradım, Ağlama duvarında çığlıklar kurşuna dizildi, kalem, intihar etti parmak uçlarımda kayboldu/m bakışlarım titrek sem ışığında ve ruhum bir çöküşün ayak izinde . yorgun, bitkin ne yan/ım şemsliğine düşer şehr-i İstanbul. ne yan/ım kara peçeli geceye yürür. ne zaman varırım ki ışığına can özüm. kalbin iç kesitlerine rahmet bulutu yüklüyorum kerpiç duvar,sensizliği adına yok olmaya niyetleniyor yavaş yavaş. her hücresinde bir ’sen’ saklı her kuytu köşede parmak izlerin var cancağızım hicran siyah mührünü vurmakta yine soğuk damgayı hissetti,zenci köleler. İstiklâl caddesinde kalabalıkta kayboldukça adımlarım hiçliğimin kollarında bulduğum feryad-ı figanlar takvimin sarı yekparelerinde kaldı, gül’üm. ne düne ulaştı yüreğim ne de yarına kaldı, sensiz. renklerin ardına gizlenmiş siyah/beyaz bir tebessüm’dü, modolyanın diğer yüzü. İsa’nın nefes aralığında can,ruh bir sende kaldı,şehr-i İstanbul yüreğim. Çingene vapurunun dumanında söz’ün izi sürülmemiş bir ıssız ada oluyor yüreğim, maviliğinde senli cümlelerim devşiriyor,kıyılarına nefes ağır bir yük nakliyatında Azrail’ın ıslığında eski yeşilçam filmlerinde kaldı zaman tüm sızılarım bir barakanın içinde hapsoldu kimi küskün gündoğumlarında harfin valsinde kaldı denk düşüyor yokluğunun yoksulluğu. kimi sahilde dizlerinde uyuduğum ve uyuttuğu(n)m körebe’de sözcüklerim. hangi yolun sonu senin mabedin? kalem, hicranın ihanetiyle kan kusmakta ey yâr kanayan parmaklar uçlarıma tuz basıldı, satır aralarında kesiksiz bir çizgiyken sende var olmak soluksuz bağrıma düşen yeditepe deliverenleri şimdi sende durlanmış harfler geliyor kapı eşiğine. bir gece vakti, kara zarfa sarılı gümüş pullar akmaya niyetli surlarından şehr-i İstanbul. değdiğin kumlarda kimliksizliğine inat sende kök salıyorum. soluk bir yaprağın düşmesinde ansızın sana tekabûl eden kelimeler benden gelip sana giden bir semazenin dönüşünde, duruyor öylece şimdi boğulan sesin kurayan dilin damağına yapışıyor,özlemin Züleyha duam duruyor o son bakışların/m. şen-şakrak akrep ve yelkovan kara kalemle çiziyorum yine s(b)eni. ilmek ilmek örülüyorum sana her feryad-ı figan yankısında ism-i nâzımın tutuyor ellerimi sen, bende her şey’sin şehr-i İstanbul iyi ki varsın küçüçük yüreğimde gordion 22/09/2011 |
iyi ki varsın küçüçük yüreğimde
İstanbul şiirle ne güzel :)