sensizliğin ölüm kokan gecelerine bir çizik atıyorum.afilli cümlelere bir virgül atmaktayım. sensizlik bir dost kokusu getirir, bana Kadıköy vapurunun dumanın ilikledim tuzlu sularım(n)ı................ mâh’ım/sın şehr-i İstanbul................... ellerim, nazlı bakışlarını topluyor, saçtığın yerlerden senden bir hece düşse iki sır acun’un arasından kuş olup, kanatlanıp ağzımla yakalamaya çalışıyorum maviliğinin pamuk şeker bulutlarında........... harfler içimden akıp gidiyor, Marmara’ya sus/pus oluyor kurşun kalem. elleri kınalı bir geline veda ediyor küçük kız çocuğu kına kokulu zaman, inci dolu mavilik, burcu burcu özlenen sen ’cancağızım’................... ’Gül’ bana iki gözüm. yüreğimde serpiştirdiğin orkideler var can özüm. çoğalır mı mi sensizliğin kehaneti? menzil git gide uzuyor, akrep ve yelkovanın dedektifliğinde söz sana şehr-i İstanbul Süleymaniye’nin arka sokaklarında saklanbaç oynamayacak küçük kız yeter ki sen ’ben’de ol cancağızım sen/siz’im. suskun, dilsiz, bir o kadar ıssız’im ......... geçmiş zaman uzundan kısaya doğru boy hizasında göğsünde rengarenk uçurtmalar gezdirdiğim küçüklüğüm sen cancağızım;yaşamın şükür tebeşirisin şimdi sensizliğin ölüm kokan gecelerine bir çizik atıyorum. özlem,vuslatın provasında misket, üzüm karası gözlerin Rikugien bahçesi. hâlâ yakalamaç oynayan iki muzip çocuğuz seninle! cümleler savruluyor satır aralarına kelam; hicran yanıklarını tane tane sayıp vuslat sevinçlerimi yüz’er yüz’er sayıyor. velveleye veriyor, kaç kez sıva çektiğimi hatırlamadığım kalbim. hasretin susturur martının çığlığını yavaşça yokluğunun acısının bir başka acıda evrimleştiği vakit’teyim. çığlıklar kesildi,en nadide sokağında sen/ben kaldım şehr-i istanbul.............. sessizliğin ardına gizlenmiş bak, yine sensizlik cancağızım........... buhranının iç kesitleri birer ölüm labirenti gecenin üç/beş devriyesinde şiirin korkuluğuna asılı duran ben ve alnı secdeye giden kızın İsa dua’sında kalıyor ism-i nâzımın................ yaz, çiz, sil, boz’dum sana yazdıklarımı cancağızım. özdeştiremedim seni hiç bir kelimeye, yakıştıramadım seni,beni tam o vakit cebimdeki hacıyatmazlar çıkagelir küçüklüğümden. vuslatın izini sürerek. acılar, surlarında kurduğum imgelerinde denize atılmakta teker teker hangi rüzgârlarda savrulduğu hicran küllerim? yüreğimin guslüne ağır bir ayetle başlıyorum, gün doğumunda boşluğa doğru inişe yeltenen serçenin gözünde. avuçlarım kanıyor sensizlikte sende var olmak; yeniden doğmak gibi can özüm. kaç gündür bülbül sesine hasret’tim iki gözüm. sen, bende "her şey"/sin. azığım, katığım. özlemi ekmek arası koyduran şehr-i İstanbul. aç,kulağını duy beni! beni, s(b)ensiz bırakma cancağızım ........................ gordion 16/09/2011 |
kaç gündür bülbül sesine hasret’tim iki gözüm.
sen, bende "her şey"/sin.
azığım,
katığım.
özlemi ekmek arası koyduran şehr-i İstanbul.
aç,kulağını duy beni!
beni, s(b)ensiz bırakma cancağızım ........................
ELLERİNE SAĞLIK KUTLARIM YÜREKTEN...