İHANETİN BEDELİ
bıraktığım yerde, kendini bulduğunu sanacaksın bir süre
bıraktığım yerde, hayata sarıldığını sanacaksın uzun süre bıraktığım yerde gömüleceksin, ihanetin en büyüğü ile... Oynadığın her oyunun içinde, ben olacağım kendince attığın her adımda, mutsuzluğun kapını çalacak gözlerin ele verecek seni, boşa heveslenme! sen ölürken, ayrı kalacaksın tüm sevdiklerinle... benim ah’larım, senin başına taç olacak sımsıkı kapanmış geçmişin kapılarını yumruklarken, ayak izlerimize takılacaksın yapayalnız, bana giydirdiğin kader ile … iki yüzünden birin de, beni taşıyacaksın ben olmayan yüzünü döneceksin sahte sevgilere... benli yanın, yalnızlığında vuracak gülüşlerine iki gözünden akacağım, her pişmanlığının ben diye başlayan sonsuz düşlerinde. kendinle başladığın her yolculukta , ayakların bana koşacak. giydirdiğin kader senin en büyük düşmanın olacak. her yolun katili, kendi ellerindir bunu hiç unutma! en çaresiz ve dayanılmaz anlarında anılara dayayacaksın başını yetim kalmış bir çocuk gibi... artık kanatlarının olmadığını hissedeceksin. bir ah edememenin seni ne denli köleleştirdiğini göreceksin! azadın, dönüşü olmayan bir sürgünün ellerinde nereye dönersen dön bir bana dönemeyeceksin bir de kendine. Nurşen Yıldız 18 Eylül 2011 (17.09) |
ihanetin cezası ağırmış.
yalnızlığa terketmek.
güzeldi.
tebrikler.