Yaşam ve Ölüm
Demir bir kapı aralandı
Dışardan gelen ışık Gözlerimizi kamaştırdı Yabancı değildi hiç biri Kimi bizim bildiğimiz Ayşe gibiydi Takmış takıştırmış Zamanın ona kazandırdıklarını Kimi bildiğin mehmet di Alnına düşmüş bir perçem Griliğin altına gizlenmiş Derinden bir çif göz Yürekleri gözlerine vurmuş Nasıl sarılacağını şaşırıyorsun Bunca geçip giden zamana avuçlarında Sanki bize sunmak için yola çıkmışlarda Onlarda şaşkın toprak ana gibi Yağmur beklemezken birden suya kavuşan toprak ana Vuslatın buram buram Kokusunu salar güneşin yakışından kendini beyaz bir bulut buharına bırakır ya Sanırsın toprak kanat çırpıp göğe çıkıyor Tutam tutam ellerinde Hasret özlem kendi(n)m Varoluş sebebimizin geçmiş bir tarihi Ait olduğumuzbuiz biz olduğumuz İşte !bu ! işte! burası! İşte! anam! İşte babam! İşte! kardeşim! Bacım toprağım Sevdam Ve yaprakların hışırtısı Bir çeşmenin şırıltısı gibi gerçekti Bu tamamen gerçekti Hayal ve geçmişin gerçeği Ne kadar kemikleşmişti Ve ürkütüp korkutuyordu Dokundukça kendimizi bulacağımızı inandırdığımız özümüz Kabul görüldüğünde yüreğine bir kordur Bilinmez bir sabahta,bildik kendimize uyandık hep Gelenler kendi karanlıklarınıda yanlarına Alıp gittiler Bize kalansa kırık dökük zamanın Buğulanmış penceresinden Zamanı uğurlamaktı Kahkaha ve gözyaşları arasında O demir kapı tüm ağırlığınca kapandı... Nurşen Yıldız 10 Mart 2021 |