sensiz koca bir boşluk düşüyor satır rahminevakit, bir şizofrenin akıl açlığında ........... di-li sürçmüş saat akrebinden zehirler akıtıyor etrafa ve sen yoksun bir eylül sabahına takılı kalır, göz/üm. öz/üm. zaman her karesine d/ağılır düşler sen kokarlar usulca gece ayazı dolaşır, etrafımda kokunla harmanlaşan nefeste sensizlik çığlık atmakta ey yâr.......... beden ruhun sonbaharını teneffüs ediyor soluyor, gül-ü nara’nın terütazeliği. sekmedi,gitti saatdeki kum dalışı. zaman bir kıyamet arifesinde öylece. ezber bozan tarih tanrı misafirliğinde gelir mi ki cancağızım? sondan geriye sayılar sayıyor küçük bir kız çocuğu parmak hesabında yüreği. nabzımı neferin ayak sesleri gibi hemencik arkasından geliyor. bir martı konuyor adımladığım yola. uzayıp giden yokluğunun iz düşümünde sözcükleri bırakıyorum, beyaz kanadına. gözlerimi kapatıyor yavaşça hüviyetsizliğimle kalakalıyorum ne kadar sen olmuş iki gözüm şehr-i İstanbul sensiz koca bir boşluk düşüyor satır rahmine unutmadım seni cancağızım etrafa savrulan senli cümlelerim var beyaz duvaklı da ah şehr-i İstanbul....... gordion 15/09/2011 |
senin kokunu duymaksa imkansızdır çoğu zaman.
Bence.güzeldi.