)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-217-)(-)(-)(
Geldik
Biz bezm-i elestte aşk şarabını Doldurttuk boşalttık içtik de geldik Anladık öğrendik her hesabını Boyumuza ölçtük biçtik de geldik Yanar arşa kadar sönmez narımız Yanmaktır her nefes kisb ü karımız Aşktır bizim devletimiz varımız Gayrı masivadan geçtik de geldik Zuhuri dideler doldu abıyla Mest ü huşyar olduk aşk şarabıyla Deldik bağrımızı aşk mızrabıyla Biz o yaraları açtık da geldik ………………………. Aşık Zuhuri ………………………………………………. 12 Nisan 1887 - 21 Mart 1949. Yusufeli’nin Zor (şimdiki adı Esenyaka) köyünde doğdu. Asıl adı Tevfik Bozkurt’tur. Aşıklık geleneğini ve bağlama çalmasını küçük yaşlardan itibaren babası Aşık İzni’den öğrendi. Köyünde medrese eğitimi gördü. Yaklaşık 15 yaşlarında, okul arkadaşı ve akranı Aşık Huzuri ile birlikte şiir yazmaya başladı. Aşık Zuhuri sonraki yıllarda kendisinin ustası olduğunu vurguladığı Aşık Huzuri’nin desteğini gördü. Fuzuli’den, Bayburtlu Zihni’ye birçok kişinin eserlerini okuyarak kendini geliştiren Aşık Zuhuri, Aşık Huzuri’yle birlikte Kuzeydoğu Anadolu’dan Gürcistan’a, Ahıska’dan Kırım’a dek geniş bir alanda dolaştı. Döneminin birçok tanınmış aşığıyla karşılaştı. 28 yaşındayken, 1. Dünya Savaşı (1914-1918) döneminde Rus işgaline uğrayan köyünü terkederek, ailesiyle birlikte Merzifon’a göçtü. Bu göçten sonraki yaşamı daha yerleşik ve imamlık yaparak geçti. Merzifon’da yaşadığı süre içinde de birkaç kere köyüne gidip geldi. Hem hece hem de divan şiiri formunda örnekler veren Aşık Zuhuri’nin hece ölçüsüyle yazdığı şiirler daha çok tutuldu. KAYNAK:© BeKa Sitesi ………………………………………………………………………………….. )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-217-)(-)(-)( Biz nice dağları çamlı belleri Buraları vatan seçtikte geldik Öz Vatanımızdan Ata yurdundan Bir bilsen nelerden geçtikte geldik Düşündü bilgeler hep yeterince Ak saçlı analar cevaz verince Börteçine bize yol gösterince Demirdağdan geçit açtıkta geldik Bir süre boz kırda dor atı sürdük Bazan otağ kurup yaylada durduk İlk gelen gardaşın izini bulduk Bazan yavaş bazen uçtukta geldik Aldık yanımıza gaziyi beyi Böylesi güzel yer bulunmaz deyi Ahmet Yeseviden alıp badeyi Büyük bir huşuyla içtikte geldik Tengri dağın buzulları eridi Sirderyanın bir kaç kolu kurudu Bu sebeple kavim gardaş yürüdü Çölleşen yurtlardan kaçtıkta keldik Bazen arşın ile bazen kulaçla Kaptanı deryayla,Hızır uluç’la Elde eğri duran pala kılıçla Çıkan engelleri biçtikte geldik Lüzumsuz benziyor şanslı bir kula Geçmişin anlatmak kolay mı dile İslam sancağını aldıkta ele Kıt’aya ışıklar saçtıkta geldik Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |