Yine tazelendi EYLÜL yarası
Aylar pay edilseydi eğer
İlk başta düşerdim peşine… İnsan EYLÜL’ü neden tutkuyla sever? Üstelik bir toplum yanmışken ateşine Sorun söylesin bu esintiler… Her biri sokulup yanı başıma ömrümün bütün Eylül’lerini taşırken Her dönemden, her yaştan Cahit Sıtkı misali, söylesem getirir mi? Yaşamak için o sevdayı yeni baştan Sevdamız başka bir dünyaya dair Özlemler, umutlar, beklentiler Tanımasalar da pek şimdikiler Hala yirmili yaşlarımız gibi taze Uğruna ölünecek kadar güzel… Bir EYLÜL akşamında gidenler ve biz Dökülsün ortaya kaldığı yerden İnsanlık düşlerimiz: Sınıfsız, savaşsız, sömürüsüz bir düzen Kutsanırken bir daha en yüce değer emeğimiz Ay düşse soframıza Bir de bütün yıldızları isterim eksiksiz Ne ki kaç EYLÜL geçmiş aradan O günlerde doğanlar tam otuz bir yaşında Birisi benim oğlum Hepsi türlü kıskaçta, yaşam telaşında Şimdi bambaşka bir toplum ortaçağ kapanında Gittikçe yoksullaşan, bu sömürü çarkında Tepkisizlik, duyarsızlık gericilik yanında Aydını başka bir aydın, çoğu ihanet batağında Bizler mi? geçerken sonsuz acılardan Eksildik bu kavgada her birimiz bir yandan Acılar, hüzünler, yürekler cam kırığı Şu var ki yaralar var kabuk bağlamaz Nice EYLÜL’ler daha geçse de aradan Tıpkı şairin dediği gibi: (*) “Yara benden Ok senden yara benden Ne sende ok tükenir Ne acı yara benden” Ne olur beni bağışlasın Bütün şairler, ozanlarımız Yine tazelendi yürek yarası (**) Yara dediğim dinmeyen kalp sızımız Derinde hesabı sorulmayan EYLÜL yarası Hatırlamak için yalnızca bir iç çekiş Anımsanan o günler Aklımı başımdan alır O Anılar, O Yıllar… (*) Dedim ya sebebim bu esintiler!.. (*) Yılmaz Odabaşı – ( O Analar, O Anılar, O Yıllar) (**) Pir Sultan Abdal – (Derdim Çoktur Hangisine Yanayım) Münevver Özgenç |