Aragon Böceği
diline geliyor jilet tadı
ama aynı acıyı vermiyor gitmem, kontrapiyede kalıyor bazı eşyalar tabiatın gereği göğsünü geriyorsun ipe kuruyor tabiat ve üçüncü tekil şahıs aniden Aragon ölüyor, ellerimi kiraya veriyorum gazilere sevdiklerinin ellerini tutsun, namazı kaçırdığı için koyu bir dindar fidye istiyor peygamberinden denizi ikiye bölüyor Musa, bence 2 ile çarpsa daha inandırıcı olurdu Yunus’un karnından çıkarıyorlar balığı yapılan kontrollere göre balığın yüzmekten başka iddiası yok,gece kör zamir sarı ve iklim tanrının göbeğinde biriken pamuk mataramda edebiyat bitiyor,çöllerdeki kaktüslere seni soruyorum aramice süryanice çıt yok su yok edebiyat yok aragon yok kemiksiz yürüyorum ağırlık yapmasın bari, sana geldiğimi söylemişmiydim bilmiyorum ama çölün kaderi kum saatiyle ölçülmüyor gecenin ortasında carrrrrrt diye ikiye bölünüyor kum bir peygamber daha kaldıramaz bünyem deyip seni kusuyorum anlamını kaybediyor üstüne kusmak saçma bir hal oluyor aramak bu kadar yolu neden geldin diyor bilge, bilmem diyorum belki yalnız kalsam bulurdum içimdekini diyorum saate bakıyor bilge siktirgit gerzek herif , şarabın kaderi üzümün ömrüne yazılsaydı cennette olur muydu meyvalar diyor büyük orospu çocuğusun diyorum bilgeye atlayıp bir şaraba tek vesaitle geliyorum yanına yanımda çöl kokusu yanımda bilge kupürü yanımda aragon böceği yanımda kız kardeşimin bel fıtığı ile diline geliyor rimel tadı boş parfüm şisesinden içeri akıyor ya tenin o zaman anlaşılıyor iskeletim dolabının askısı.. Ozan Uğraş |