Ârâf / Hüznün Muğlak İklimiKendini tekrara râm inkisâr-ı hayâlle Nasıl bekliyorsun ki eyyâm-ı nevbahârı Ne ümid ediyorsun, dökülürken sapsarı Müzmin bir eylül ruhun, saplandığı melâlle Çoktan kurumuş bahçen toprağın alabora Talan olmuş gülzâra çiçekler ekiyorsun Sinesine aşk gömmüş bir ömür ki sersefil Avucunda kurumuş birkaç siyah karanfil Dipsiz uçurumlardan masallar çekiyorsun Kibrit alevlerinin ucundaki akkora Binlerce tahayyülle ümitlendiğin ferdâ Yavaşça yıkılıyor kurgusuyla zâhirin Kalbine zerkedilen insafsız bir zehirin Buğusuyla soluyor kanındaki son verdâ Ölüyorsun savrulan karların gölgesiyle Şubat soğuklarını yansıtıp her mevsime Kıyametin koptuğu çizgide duruyorsun Vâva dönmüş namlunla kendini vuruyorsun Boyuyorsun rengini tuvalsiz bir resime Yalnızlığın ölçüsüz ve müzmin imgesiyle Ömrünce meltemiyle sarhoş olduğun zuhâl Bir devin gözlerine saklanmış rüzgâr şimdi Şeb-i yeldâna kandil kahrına miyar şimdi Nerede yüreğinin ferâhı mavi zülâl Hakikatin zehriyle sırrı dökülmüş ayna Beni hala sen gibi yansıtır sanıyorsun Kendi çölüne mahkum devasız Leylâ’yım ben Yusuf’un zindanında bekleyen rüyayım ben Hüznün yanılgısında mevsimsiz yanıyorsun Huşûyla beklediğin muhayyel bir zamana Bir gönlü tartamayan ünüyle maruf sarraf Hangi cenneti bana edebilirsin temin Bazen bir gül yangını bazen de cehennemin Muğlak iklimlerinde aşkı bulmakmış ârâf 2011 |
Muğlak iklimlerinde aşkı bulmakmış ârâf
içtendi sözler...Sevgiyle...