Cancağızım........geldim(n) kelam sofrasındayım. karanlığa adım uydurmuş yürüyorum. aklımda içime damlattığın kokun sen bende çoğaldıkça ben daha beter yalnızım.. hicran gök kubbeyi üstüme kapatmakta. sensizlikle örtülü her yer.. sessizliğin karanlığı örtüyor Boğaz’ı yollar adımlanıyor. herkes kokusundan bir parça. adımından bir hatıra bırakıyor kaldırım taşlarına. ama ben adımladığım her noktada senin kokunu buluyorum. senin kokunla yürüyorum. bir kaç gün önce belki kim bilir az öncede olabilir. buradan geçtin.. burnumla tanıyorum seni.. seni ezbere çekerken.. ben kendimi sende unutuyorum.. uzun. karanlık. kalabalık. gürültülü adımlara bende karışıyorum. sana karışmak isterken. seninle olmak isterken. seni dilerken ömrüme.. sen aşkı yoksullaştırıyorsun. alışkanlıklarım birbirine karışıyor. peşin sıra yürüyorum yolları. her kavşakta.. her adımsa seni sayıklıyorum.. bu koca şehr-i İstanbul’da... bu bize dokunan. hayatımızı okuyan. adımlarımızı sayan. kaydımızınm kentinde. sana yaklaştıkça. senin şifreni çözdükçe. seninle deşifre oldukça daha yalnızlaşıyor adımlarım.. her gün tapınağa ibadethaneye koşar gibi sana koşuyorum. ancak sende yıkanır ancak senden af diler ancak sende cenneti bulurum diye... şimdi buradayım. kalemin kağıttaki valsinde zaman . gök kubbe üstüne örtünmüş. sen hangi söcükte gizlisin. hangi harf seni çağrıştırıyor... ben sende ölür,sende ölümsüzleşirim. uykusuzum. yorgun.. kadehlerden geçmişim. az kulanılmış. yıpratılmamış. eskitilmemiş dostukları aramadan yeni döndüm.. senin sokağına. senin caddene saparak. senin kapından geçerek geldim. nereye gitsem ne yana dönsem senin kokun diyorum. senin kokunla sarhoşum cancağızım. |