UMUTUmut… Dilek ağacına bağladığım çaputta İdam sehpasındaki adam hesabı Sallanır artık her rüzgârda Boğazı sıkılır ince sürgün’ün Umut diyerek sıkıca Umut… Titreyen parmakların yitiği Yağmaktan kararmış göz çukurları Kara kuyunun cehenneminde Paslı bir çivinin kanattığı Tetanoslu düşüğüm Umut… Tutmasını beklediğim Bir çömlek taze yoğurt Bir eski zaman ahdi Yalan yanlış insan taklidi Küçük kız halimle Çerçinin tezgâhında gördüğüm Yaldızlı bir çikolata paketi Umut… Münir Nureddin’in sesinde tanıyıp Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktığın O şarkının nakaratında Özleneceğini bile bile Yırtıp rüzgâra bıraktığım… 10.09.2007, Ankara |
sakın vazgeçmeyin!