kaldır yüzünün maskesini İstanbul dudaklarına düşeyim adressiz sokaklarının misâfiri olayım bir kaç zaman söz ! ses etmem uyandırmam kimseyi
usulca yoklarım taştan göğsünü kaldırım üstü yürüyüşlerini toplar karışırım kalabalığına söz dedim bulaşmam nefesine
şöyle sırtımı yaslayıp şevk-i riyâyı tokuşturayım ince belli bir bardakta denize nâzır yalnız bir masa ve sağ omzunda batan günün muamması kapı ağzı tıka basa
kuru soğuk tersten eserken umûdun saçlarına dikenler büyür soluğunda bulut çarpmışa döner her çatlağı
İstanbul ! ıslak nefesinin sihirli dokunuşunu soyun aşka avlanacağım iki yakalı tepelerinde toprağın yeniliklere mayalı biliyorum arta kalanlarınla âlâ doyarım
deliliği giyinmiş aklımın celallenmiş hırsı kayar gider ayaklarımın altından çenesi düşmüş sözlerin közünde gezinir balaban bir yalnızlık gövdesi gövdeme basa basa ezer
müsaade et teyelleyeyim kendimi bir ucuna izin ver kurayım gönül köprümü darağacına eğer koparsa ipi yeniden bilerim uçlarını olmadı inceden inceye dikerim her birini
cigaramın sönük ateşi ,Üsküdar’ ın divâne rüzgârına karşı şimdi külünü yığıyor dumanıyla ayartıyor hafızaları kadınlı erkekli yataklık eder köşe başları düşler tek tek dökülür , ayak altı mezar taşları
gençliği uyanan gecenin hicâp bakışlarında yeniden doğ İstanbul !
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Düş Mezarı İstanbul şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Düş Mezarı İstanbul şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
cigaramın sönük ateşi ,Üsküdar’ ın divâne rüzgârına karşı şimdi külünü yığıyor dumanıyla ayartıyor hafızaları kadınlı erkekli yataklık eder köşe başları düşler tek tek dökülür , ayak altı mezar taşları
Güzel üsküdar a nekadar güzel yazılmış bir şiir kutlar saygılar sunarım.
Kimlerin kalemine konu/k olmadi ki istanbul kimlerin düslerine mezar tasi topragi altindi diye göge cikanlarin mezarlari simdi ayak altinda, reva mi bu yasananlar.
Karsiyakanin penceresinden bakmak siire belki -istanbul ayni da- insanlar degisir diye...
sessiz bir denizde kürek çeker yeniçeri bir fısıltı sallanır istanbul düş bahçesinde dökülür gül yaprakları semada ahu zardadır bülbül içine kapanır istanbul..............................................saygımla tebrikler
cigaramın sönük ateşi ,Üsküdar’ ın divâne rüzgârına karşı şimdi külünü yığıyor dumanıyla ayartıyor hafızaları kadınlı erkekli yataklık eder köşe başları düşler tek tek dökülür , ayak altı mezar taşları
gençliği uyanan gecenin hicâp bakışlarında yeniden doğ İstanbul !
canım sın ne güzel anlatmışsın ktlarım güzel kızımı sevgilerimlesin her daim
Istanbul’u dün gece ayaklarımın altına aldım senden habersiz.Yoktun; vardın.
‘Dünya tek bir ülke olsaydı başkent Istanbul olurdu’ Napolyon’un bu ünlü sözünü hepiniz hatırlarsınız. Belki mübalağalı gelebilir; ama biz oraya bakmayacağız,yani anlayacağınız, kafayı o yönde yormayacağız, yormamaya çalışacağız;çünkü hiçbir gerçeği değiştiremeyiz.Nasıl ki biz aşklarımızı mübalağalı seviyorsak, bu adı geçen zat da böyle sevmiştir Istanbul’u. Kabul etmek iktizasındayız.
*
Istanbul da bir sevgili* değil mi zaten: Yedi tepeler, Boğaz, Kızkulesi ve onun beşik kertmesi Galata Kulesi, Martılar, Deniz, Köprüler, Haliç, Süleymaniye, Sultan Ahmet, Topkapı…
Böyle bir sevgilisi olan var mı? Varsa el kaldırsın da hep birlikte görelim ve kıskanalım…
**
Kulak verelim toprağa:
‘’Bu şehr-i Sitanbûl ki bî-misl ü bahâdır Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedâdır’’
Nedim’in gizemli aşkı
‘’Ey bin kocadan artakalan dul kız; güzelliğindeki tazelik büyüsü henüz besbelli, sana bakan gözler hala üstüne titriyor. Dışarıdan, uzaktan açılan gözlere, süzgün iki lacivert gözünle ne kadar canayakın görünüyorsun’’
Tevfik Fikreti aldatan Kadın’ı
‘’Binbir direkli Halicinde akşamlar Adalarında bahar Süleymaniyende güneş Hey sen ne güzelsin kavgamızın şehri İstanbul’’
Vedat Türkali’nin özlemi
‘’Seni İstanbul yaptım, İstanbul'u sen Her sokağına şiirini yazdım satır satır Şimdi bütün semtleri bu şehrin seni anlatır’’
Ümit Yaşar’ın Kayıp aşkı
Kaç şairi ağlattı bu şehir ve kaç insanı boğdu elleriyle. Ama yine de hiç kimse şikayet etmedi bu şehirden; edenler da çabuk öldü zaten. Ki, Medusa bile yatarken bu şehirde,Tanrı tarafından nasıl lanetlenmesin ki nefes alanlar.
feryatlara kulağını tıkayan kadın...istanbul... kimi dinleyip gerdanını göstermiş şimdiye kadar...hiç... belki bu yüzden tüm aşkların bir ucu saçlarına dokunur...
külünü yığıyor
dumanıyla ayartıyor hafızaları
kadınlı erkekli yataklık eder köşe başları
düşler tek tek dökülür , ayak altı mezar taşları
Güzel üsküdar a nekadar güzel yazılmış bir şiir kutlar saygılar sunarım.