Ben kalem olurken, sen mürekkep oldunkalemin kalın ucuna yerleştirip, ism-i nâzımının harflerini buladım, vuslat rengine üstüm başım özlem, elimde uçurtma küçük bir buluttan maviliğine saldım kah bir güvercinin kanadında kah rahmet yağmurun vaftizlediği şeker pamukta. seni yazıyorum harf harf cümle cümle, kelam tezgahında Buldan bezi anne çeyizinde altın işlemeli motiflerde buldum,yüreğimi velhasıl sen ’cancağızım’ oldun ben kalem olurken,sen, mürekkep oldun şehr-i İstanbul. zaman Sirkeci ’den binen bir ney’in ayak seslerinde vagonlara kaçan sözcükler beyaz duvaklı kağıdın rahmine düşüyor sancılı. sen ki Yunus’un dileği Meryem’in dua sığlığında bir demet orkide şükre durdu cemalinde sende filizlendim seninle büyüdüm can suyum. nevruz bereketinde sevdim seni can özüm. yüreğin(m)e ikamet edişindeydi varlığın gece karası gözlerinde buldum içimdeki beni. yeni göç yollarını arayan turnalara bağladım dileğimi. dudak kenarı özlemler kanat çırpışında bütünleşti,sensizlik her mola, her güzergah maviliğindi. gecenin en dar vaktinde seni anlatmaya kalkışıyorum yarım aksak lehçlerde yeni cümleleri bohçalayım dudak kenarına gönderdim. sayfalarda geçerken ism-i nâzımın satır aralarında aradım durdum mukaddesliğini. göze dokunan her harfte Şemsliğinin ışıltısını aradım şehr-i İstanbul. Üsküdar’da elinde rengarenk uçurtmalar uçuran bir çocuğun pastel düşlerinde bıraktım yüreğimi, akrep ve yelkovanın ayak izindeki dedektifliğinde. o an ki; kan sıçrayan gökte hicran sorguda al, götür irin toplamış yaraları Azrail’in yurt edindiği çıkmaz sokakta kurtarırken ruhum(n)u kağıttan gemilere yükledim her canlıdan bir çifti. bir ben kaldım, maviliğine binlerce beyaz güvercin uçurtmaya. Tuzlu sularım(n) guslederken çorak coğrafyama ılık meltem bir şarkıyı fısıldamakta kulaklarıma. Marmara’nın eteklerine doldurduğum bayramlık sevinçlerimi Eminönü Yeni caminin avlusundaki güvercinler refakat ediyor yamalı yüreğime. yokluğunun iz düşümündeyken satırlar ben, ’sen’im cancağızım gordion 23/8/2011 |