Artık benim Her günüm pazar. .
Haa unutmuştum bizim birde pazar’larımız vardı değil mi?
Herkesin işi gücü bırakıp dinlendiği gün. Benimse sevmekten yorulmadığım ve yollarına bakmaktan usanmadığım, Hatta şu senle buluşamayıp deniz kenarında simidimizi ve çayımızı tadamadığımız gün. Eski tadını vermeyen günlerden birindeyim yine. Boğuyor havası, boğuluyorum. . Bugün pazar ! diyenlerin inadına, kendime hergünü bir pazar ilan ediyorum. Kaç satır dökülmüştür kim bilir bu güne? Kaç şair ardı sıra küfür etmiştir lanet edercesine? Bilinmez pazar’ın lanetidir üstümüzde olan belkide ? Yalnızlıkla başbaşa günler geçirmek tercihim oldu bu sıralar. Ne simit istiyor ne sıcak bir çay nede süslü mısralar. Herzaman yanı başımda. Öyle çat kapı terk’te etmiyor hani. Millet sevgilisiyle kolkola gezerken o’da her zaman yamacımda. Ahh şu deniz kokusu yok mu ! Üstüme üstüme geliyor, yinede vazgeçemiyorum. Bakıyorumda . . Ölüm bile ceketinin düğmelerini ilikliyor karşımda. Oda biliyor artık hiç birşeyin canımı acıtamayacağını. Kim bilir belkide iyi dost oluruz onunlada. O arada gelir ziyaretime. Bakarsın ben giderim kendisine, temellice ! O zaman bir şiir dillendiririm sana . . Bugün Pazar ve ben sana ölüm kusuyorum . . diye. . Belimde bir sızı var şimdi kadın . . Yanlış hatırlamıyorsam sen adını kazımıştın . Sağım solum belli olmaz demiştin’de seni tanıdığımda. Olsun derken ; Önümden yüzüme gülüpte arkamdan sırtıma vur’da dememiştim sana ! Bilmem gerekmez miydi aslında, ihaneti taşıdığını pençelerinin arasında. Şimdi bir kara gün hatırası olarak saklıyorum yar’dan miras bir yara olsada. Hava kararıyor, gün batımına yaklaştım. Acaba sana sev-meli cümeler mi kurmalı, yoksa söv-meli besteler mi yapmalıyım? Emin ol bende kararsızım. En sağlamı hoş’çakal olmalı galiba. Sen hertürlü hoş kalabiliyorsun nasılsa. Ben ÖLÜYOR olsamda ! Dedim ya. Seviyordum sövüyorum. Gülüyordum ölüyorum. Artık benim Her günüm pazar. . Ve ben sana her gün sövüyorum ! Hakan Özalp... |