HİCİVNAMEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Eğitimci rumuzlu şairin "İki Nokta" isimli şiirine naziredir.
Ne imlâ biliyor ne de noktayı,
Aklına geleni yazıyor işte. Mizandan habersiz çeken okkayı. Ölçüyü, durağı bozuyor işte. Teşbihte hata var teşhis yaralı, Telmih unutulmuş tekrir duralı, Tenasüp tanımaz hiçbir kuralı, Nida bu duruma kızıyor işte. Canan can evinde artık yâr değil, Sin’in dişi buse koyar âr değil, Güller korumasız sapı hâr değil, Kıymet bilmeyenler eziyor işte. Bülbül-i şeydâyı yalnız kuş sanan, Fuzûlî sermestken içmiş keş sanan, Cûş desem gönlüme durup çüş sanan, Toprağa ağnamış tozuyor işte. Hayat tuhaflaşmış sanat çileli, Beyin at gözlüklü mantık hileli, Yürek iflas edip duygu öleli, Şair mezarını kazıyor işte. ------------------------------------------------- Ağnamak: Hayvanların yere yatıp yuvarlanması Âr: Utanma, utanç duyma. Buse: Öpücük Bülbül-i şeydâ: Çılgın bülbül Cûş: Coşmak, kaynamak Hâr: Diken Keş: Uyuşturucu çeken Mizan: Terazi Nida: Şairin “ey, hey” gibi seslenmesi Okka: 1283 gr’lık ağırlık ölçüsü birimi. Sermest: Sarhoş Sin’in dişi: Rivayete göre, Divan şairleri selam kelimesindeki sin harfinin dişleri sevgilinin dudağına batmasın diye selamsız geçmesine razı olurlarmış. Tekrir: Sözcük ya da söz öbeklerinin arka arkaya tekrarlanması Telmih: Herkesçe bilinen bir olaya işaret edip onu hatırlatmaktır. Tenasüp: Aralarında türlü ilgiler bulunan en az iki sözcüğün dize ya da beyit içinde kullanılması Teşbih: Sözü daha etkili bir duruma getirmek için, benzerlik yönünden güçsüz olanı nitelikçe üstün olana benzetmektir. Teşhis: İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkları insan kişiliğinde göstermektir. |
Fuzûlî sermestken içmiş keş sanan,
Cûş desem gönlüme durup çüş sanan,
Toprağa ağnamış tozuyor işte.
Murat hocam,nefisti şiirinizi.Kutladım selam ile