GÜRBÜZKöşe başında durmuş, poşetinde yara bandı, Tebessüm ettim o an, beni de alır sandı. Medet beklemez gibi gözleriyse kap kara, Bir türkü söylüyordu, üç paket beş yüz lira. Gözleri çapaklıydı, saat yediydi henüz, Adını sorduğumca sessizce dedi; “Gürbüz ”. Uykusuzdu besbelli, direğe yaslanmıştı, Çocukluktan bihaber, o yaşta uslanmıştı. Para üstü istemez, deyince surat astı, Sayıp verdi paramı, ardına dönüp sustu. Gel dedim “Gürbüz abim” sabah çayı içelim, “ İkimiz ortak olup senle tezgah açalım ”. “ Ne satacağız ” dedi, zabıta durdurmaz ki, Yara bandı ve selpak iki cep güldürmez ki. Öyle sakin ve sadık, öyle garip ve mahzun, Onu bu küçük yaşta gelip bulmuştu hüzün. Töreye kurban gitmiş, vurmuşlar babasını, Ve hain kanlıları kaçırmış ablasını. “Kan davası ” diyordu kaçıp geldik bu şehre, Sonra annem kayboldu, kaçıp gitti ellere. Ayakkabı boyuyor abimde buralarda, “Abi ” dedi; “ Düşmanım düşmesin böyle derde”. Evleri bile yoktu parkta kalıyorlardı, Oysa kış yaklaşıyordu, mevsim son bahardı. Daha ben konuşmadan “Şükür ya abi ” dedi, “Yalnız değilim ki ben, ya abimde öleydi! ”. Sonra abisi geldi, on beş, on altı yaşı, Gürbüz gibi gözü pek, yaşam dolu bakışı. Çay ısmarladım diye boyadı bedavaya, Hayran kalmıştım ı gün; Gürbüzle, Mustafa’ ya. Kan davası yüzünden iyice dağılmışlar, İki kardeş kalmışlar, hayata sarılmışlar. Bu koca dünya senden ibret alsın ey Gürbüz! İnsanlığa yetimiz, asıl bizleriz öksüz. Sen ki daha bu yaşta bunca çilene rağmen, Oysa yok bir tutanın, ne baban nede annen. Sen ki bu memlekete kurtuluşsun ey Çocuk! Sen ki geleceklere haykırışsın ey Çocuk! ... 07 Eylül 2005 Çarşamba... ____SEVDAZAN__ |