Yusuf OLmaya Geldim
___
YUSUF OLMAYA GELDİM Bir varoluş türküsü yazsam da güftesi yok. Bir tarafta umutla sıvanmış kollar, bir tarafta umudun önünde sessizce uzanmış yollar. Düştüğü kuyulara sevdalı Yusuf’u yine bir Züleyha duyuyor, Züleyha anlıyor. Oysa nerede Yusuf’un kardeşleri? Tarih tekerrür edecek ve Yusuf yine mi düşecek kuyulara! Kanlı gömleğim derman olmayacak Yakup’un göz yaşlarına artık. Sonunda sultanlık olsa da tat vermeyecek sevdaya köle olmak kadar, kavruluyor azap içinde mısralar. Yusuf, bir garip Yusuf işte! Makamda gözü olmayan, makama meyledene edecek sözü olmayan bir Yusuf! Gecenin ortasına uzanıyor zaman. Cimri bir gece lambası eşliğinde aklım sıra kelimelerle dans ediyorum. Aldığım her nefesi çepeçevre saran sevdamın adını Yusuf koydum. “Atın beni kuyuya ellerimi bağlayın, Züleyhayı sarmayan şu elleri neyleyim! Yakın şu bakışları, gözlerimi dağlayın, Züleyhasız yazılan şu sözleri neyleyim” Bütün alem yanımda olsa ne yazar gönlüm Züleyha’yı yazmadıktan sonra. Ruhumda sevdanın pimini çektim eylülün ortasında. Eylüller ruhumda yeni dualar doğurdu. Yaktığım her sigara düştüğüm kör kuyulara bir fener sanki. Dumanında buldum seni. Esasında doğumumda yazmışlar sevdanı bana! Kulağıma ezan okunurken senin adını fısıldamışlar. Mahalle arasında misket oynadığım günler ya da mahalle aralarında virane dolanıp oynadığımı zannettiğim günlerde her köşe başı bir Züleyha! Ne çok aradım bir bilsen seni! Gökler sen olup dile geldiler her sabah okul yolunda. Her akşam sen bekliyorsundur diye koşarak döndüm çıkmaz sokakta ki gecekonduma. Sahi sevdan yüreğime bir gece kondu! Bir gece tüm ruhuma senin sevdan okundu. İşte o geceden beridir kör kuyularda azap içinde ruhum, gözlerim o geceden beridir her şiirde seni aramakta. Esas iş Yusuf olmakta sevgili. İçimde bütün zanlar Yusuf misali yanmakta. “Toplandı kardeşlerim bir kuyuya attılar, Karanlığın içine yokluğunu kattılar, Şehir şehir dolaşıp gül yüzünü aradım, Ben bir Yusuf olalı, yalnız sana yaradım.” Senden ırak aldığım nefeslerin üzerine ölümü işaretleyip “Aslı Gibidir” mührünü vurdu felek! Yandığın Leyla gibidir, Şirin gibidir, Aslı gibidir diye başka göze yanma diye mil çektiler gözlerime. Varoluş türkümün güftesi sensin, sevdalı şarkılarımın nakaratı sensin. Düştüğüm kuyulardan beni sen bul Züleyha! Sen çıkar beni bu zindandan. Tut beni zanlarımdan. Yusufunum, sen benim akdimsin ey Sevgili! Sen benim sevda vaktimsin, sevda vaktimsin. … 08 Temmuz 2014 Mustafa Çelebi ÇETİNKAYA |