Yol
Ben bir güz yorgunuyum soylum
Çıplak gözlerle bakmadım hiç güneşe Top misali alnımda gün sektiriyorum İzsiz adımları savurmuşum zamana Ceplerimde acil yaşamaklar biriktiriyorum Yeryüzü alabildiğine aydınlık Alabildiğine şeffaf yerzüzü Hiç şikayetçi değil karanlıklar Şefkatli bohçalara sarıp sarmalarken gündüzü Gecenin kalbini örseliyorum Acıtmıyor artık canımı Kavanoz dipli dünyanın ne yokuşu ne düzü Kimbilir yine hangi yanılgının rahmindeyim Şakaklarımda ziyankar kalleş bir ağrı Resim belli Yine kahrolası vakitsiz sancılara gebeyim Katil karıncalar tırmalarken beynimi Ben mermer sunakların doyumsuz seyrindeyim El sallıyorum üzerimden geçen dalgın hüma’ya Ürpererek yalpalıyor bedenim Dikiliyor karşıma dudaksız bir büyücü ’Dokunmak yasak’ diyor ’Çıplak ellerle dolunaya’ Yürüyorum Bulanık gözlerimde sonu bildik bekleyişler İçime vuruyor ta içime iliklerime Bedeli çoktan ödenmiş tapulu can çekişmeler Ruhumu tırmalarken bir buhranın öncü çığlıkları Kendi ellerimle kavrıyor ve aralıyorum Kalbimin menteşesiz kapakçıklarını Dağlar un ufak oluyor kavrulan zihnimde Denizler uğultuyla dibe çöküyor İklimsiz ormanların elyaf gölgesindeyim Ruhum bedenimin gönyesinden taşıyor Cehennem suretli alevler yalarken alnımı Geleceğim geçmişimle hesaplaşıyor Zifiri kuralsız küfürlere çarpıyor dilim Emellerim ahvalimle helalleşiyor Ağrazların tam bağrına otağ kurmuşum Dertle derman arası amansız sortilerde Sayrılığım benliğimde kronikleşiyor Soylum Anla Gidiyorum.. |