Ellerim Marmara Kokuyordiyelim topladım bavulumu son bir bakış çakarak vedasız attım kendimi istasyona üzülmediğim doğrudur içimdeki komedyadan anlıyorum ağızı bir karış açık çocukların kahkasının gerçeğinde bir zamanlar mahlasımdı çatık kaşlarım şimdi nedense kulaklarıma değiyor dudaklarım.. diyelim ki tok sesli bir kavalla tuttum gönlümün elinden yürüdüm hicretim umrunda olmadı portakal çiçeklerinin gitsem mi kalsam mı ikileminin abuk sabuk saflığında hırçın bir heybetle anasına avradına deyipte dilimi kaydırmadan ve patlayan ciğerimden yükselen son bir ’la havle’nin sabrında derin bir nefes çektim çaktırmadan gittiğim her yere doyumsuz nefsimle mülâkat kaçınılmaz bir cendere hesaplarımı kefalete yatırarak karanlık odalarda milim milim sorgulanıyorum sonrada diyorum ki ölüm ölümde hırlamaya ne hacet canım incelen en sakat yerime neşteri indiriyorum ’ulan dibine vurduğum dünya’ anlatsam beni kimse anlamaz ellerim marmara kokuyor görmüyor musun gözlerim kaç vapur kaçırdı bosporusta hiç öğrenemeyeceğim biliyor musun kaç balık doğdu uzağımda ve kaç kına yaktılar gözlerinde kızkulesinin uluorta.. doğu batı güneyini bilemem öyle bir hercümercinde surlarına yanağını dayamış koskocaman bir kusurum bir kez daha ikrar ettim kuzeyin benim istanbul diyelim ki yokluğunla akdenizin acı tuzunda pişti gururum.. Faruk CİVELEK |