Düşerken hiçliğim Hangi papaz vaftizler bedeni?Kalem, Beyaz duvaklı kağıtta 12 Eylül darbesi yaparken hicrana Her harf ihtilale gebedir, ceviz sandığındaki hasret. Şehr- i İstanbul, Yusuf cemalinde bir sem, Bir ateş, Ezelden ebede yanmak, yakılmak. İsmail’in boğazında bıçakta kaldı yüreğim(n). Zenci kölelerin, bedenimi pervasızca üşüten ocak ayazı ........ Şems’in bir tomurcuktur gül ilkbaharda açan, Bülbülü zamansız ötmeye başladı aşkından yâr. Vakit, ism-i nâzımın geçmediği anları yargılamakta. Marmara’dan süzülen gemi sessiz, Issız. Kimsecikler yok. Martı sesleri sensizliğin sessizliğini yırtıyor, Çığlıkları yankılanıyor mavi denizde, Mavi gökte. Kent kurak,çorak yollar. Nadasa bırakmış yüreğini Kız kulesini. Yağmur duasında akrep ve yelkovan, Kim bilir gök kubbeyi kuran mühendis , Acır da âşıkları Özlem yanıkları , Hicranın ruhumuza delip deştiği ayak izlerini silen çorak coğrafyalarda. Islanır beden, Islanır yürek, Islanır mavi, kırmızı Islanır koskoca şehr-i İstanbul Haliç yanar maviliğinde cancağızım Gece, kentin rahmine ha düştü,ha düşecek derken Her yer karanlık, Hicran karası dokunduğum her şey. Zaman durur yüreğimde, Kalemim susar, Senli cümlelerim gelir gece ayazında Üşütür, Düşerken hiçliğim Hangi papaz vaftizler bedeni? Tepeden tırnağa kadar yeni doğmuş bir bebek misali Sende doğmak. Ve Ellerinde açan misk- i amber kokulu sevda çiçeklerim(n), Taaaa uzaklardan koklamak can özüm, Ah ! İki gözüm........... Özleme bulanmış yüreğim(n) muhakkak Gül, bülbül olacaklar ebediyete kadar Ben bekleyeceğim seni, Sen beklerken beni Zaman kum saatinin içindeki zerrelerine bürünüp Akıp gidecek. Şehr-i İstanbul’a vuslat çalınacak Ben= Sen= Biz= bir iken Ben senden vazgeçemem iki gözüm Cancağızım...... gordion 05/07/2011 |